19 Şubat 1915 tarihinde başlamış ve 9 Ocak 1916 tarihinde Osmanlı Ordusu’nun zaferi ile sona ermiş olan Çanakkale Muharebeleri, sonuçları itibari ile Türk ve Dünya tarihinde derin izler bırakmıştır. Şüphesiz Çanakkale Ruhu’nun ortaya çıkışını, Çanakkale muharebelerini zafere dönüştüren ruhu, gözünü kırpmadan şehit olmaya koşan Mehmetçiğin varlığında aramak gerekir. Çanakkale Ruhu, inmeyen bayrak için, dinmeyen ezan için vatan savunması, hürriyet davası, bir ölüm kalım mücadelesidir. 
    Bizdeki vatan sevgisi imandan gelir. Ölürsek şehit, kalırsak gazi olma arzusu ve duygusu bu toprakları bizlere vatan kılmıştır.  Unutmayalım ki bu coğrafya, ecdadımızın şehit kanlarıyla sulanmış, diyeti ağır bir şekilde ödenerek bize  vatan olmuş topraklardır. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de:
 “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü zannetme! Aksine onlar diridirler ve Rableri yanında rızıklanmaktadırlar. O şehitler, Allah’ın kendilerine bağışladığı nimetlerle sonsuz bir mutluluk duyarlar. Arkalarından gelecek olup, henüz kendilerine katılmamış olan mücahit kardeşleri adına da: “Onlara hiçbir korku yok, onlar asla üzülmeyecekler” müjdesiyle sevinirler. Yine onlar, Cenâb-ı Hakk’ın kendilerine olan büyük lütfu ve ihsanıyla sevindikleri gibi, ayrıca Allah’ın, mü’minlerin mükafatını zâyi etmeyeceği yolundaki va‘dinden dolayı da büyük bir sevinç duyarlar.” (Al-i İmran 3/169-171)
     Osmanlı Devleti 1915 yılında, I. Dünya Savaşı' nda dünyanın en büyük sömürge devletleriyle mücadele etmiştir. İngiltere, Fransa, Avustralya, Rusya ve beraberinde getirdikleri binlerce sömürge askeri, Osmanlı'nın kalbine giden Çanakkale Boğazı'nı kuşatmıştır. Başkent İstanbul alınırsa Osmanlı Devleti tarihe karışacak böylece  bu millet bu topraklardan atılmış olacaktı.  Tüm bu müstemleke devletler 1071'yılından beri,  bin yıldır bu milleti bu topraklardan atmak için sürekli gelmişlerdi.  Yine  topyekün geldiler. Gemileriyle, toplarıyla, tüfekleriyle geldiler... Merhum Mehmet Akif’in dediği gibi: “ Kimi Hindu kimi yamyam kimi bilmem ne bela” sömürgeleriyle geldiler….
    Çanakkale'yi geçilmez yapan gelenleri karşılayan iman nurudur. O öyle bir nur ki çelik ve barut karşısında ; inancın, imanın ve azmin zaferinin sembolüdür. Orada yokluk varlığı, hürriyet sömürgeyi, maneviyat maddiyatı yenmiştir.  Bu cephede alınan galibiyet dünya ülkelerinin güç dengelerini değiştirmiş Müslüman Türk milletinin gücünü bir kez daha ortaya koymuştur. Çanakkale Cephesi Ruhunun bu millete verdiği azim, umut ve kararlılık Kurtuluş Savaşı’nın meşalesini yakmıştır.
    Unutmayalım ki Çanakkale Zaferi, Allah’a inanmanın, şehit olma arzusunun, vatanseverlik, fedakarlık, cesaret gibi yüksek faziletlerin kahramanca sergilendiği bir destandır. Çanakkale Ruhu, vatan söz konusu olduğunda Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i , Arap’ı, Arnavut’u Boşnak’ı ile milletimizin bütünleştiği “Ruh” tur. “Çanakkale Ruhu”  ile kazanılan Çanakkale Savaşı  din, vatan, namus tehlikeye girdiğinde aidiyetin hiçbir önemi olmadığının, canın, malın hiç düşünmeden verilebileceğinin en güzel örneğidir.
    Bu gün yani 2025 ten Çanakkale Ruhuna baktığımızda  ümmetin darmadağınıklığını görmektir. Çanakkale Ruhu, 125 yıl sonra bile ümmetin Gazze’de, Şam’da, Bağdat’ta, Kahire’de, Bosna’da, Doğu Türkistan’da merhametsizce öldürülüşünün acısını yüreklerde hissetmektir. Çanakkale’den sonra İslam vatanlarında daha kaç siper kazdığımızın, daha kaç şehit verdiğimizin ve Çanakkale savunmasının bitip bitmediğinin, farkında olmaktır. Ahmet TAŞGETİREN beyin dediği gibi: “Çanakkale zamanları, içimizdeki Çanakkale ruhunu arama vakitleridir.” Bunun için belki de bir ruh nakli gerekecektir. “Bir ruh nakli yaşamalıyız.”
     Millet olarak geçmişte yaşadıklarımızı unutmadan fakat geçmişe takılıp kalmadan, geleceği kuşanmak durumunda olduğumuzu bilmek zorundayız. Köklerimize sımsıkı bağlanarak, koptuğumuzda, bizi ayakta tutacak, bizi besleyecek kaynaktan koptuğumuzu da unutmamalıyız.
                                                                                                  ADRB  Vaiz / Havva ASLAN