Din-i Mübîn-i İslam’da Allah ile kullar arasındaki en yüce münasebet; ibadettir. İbadetin de  en kapsamlı olanı, en çok yapılması istenen türü gerek  Kur’an  gerekse  Sünnette namazdır. Kur’anî ifadeyle salâtı ikame etmek, olmazsa olmaz bir kulluk borcudur. İster salatı emreden ayet sayılarına, ister hadislerde Hz. Peygamber’in ne denli namaza ehemmiyet verdiğini gösteren tavsiye, telkin, emir ve uygulamalarına bakalım her  durumda namazın çok çok önemli olduğu gayet açık ortaya çıkmaktadır. 
Peki bu namaz bilincini nasıl yerleştireceğiz? Anket araştırmalarına baktığımızda ülkemizde beş vakit namazı kılma oranı % 15-20 arasında seyretmektedir. Açlık ve kıtlıkla sürekli yüz yüze Afrika ülkelerinde yüzde  doksanların üzerinde seyreden bu oran ülkemizde niçin bu kadar üzücü seviyelerdedir? Bu sorunun tabi olarak birden fazla başlığı ve maddesi olabilir. Fakat en başta sağlam ve süreklilik gösteren bir namaz eğitimi için; sahih ve en temelden iyi bir itikadî bilgiye ve örnekliğe ihtiyaç olduğunu söyleyebiliriz.
Ergenliğe ulaşmış veya orta yaşlarda bir kardeşimize niye namaz kılmadığını sormamız, sorunu çözmediği gibi, çok fazla bir olumlu etki de yapmayacaktır. Dolayısıyla günümüz namazsızlık problemini aşabilmenin uzun ama etkili yolu, fertlere namazı nasıl eda edileceğinden ve ilmihalî bilgi vermekten ziyade namaza niçin ihtiyaçlarının olduğunu kulluk bilinci başlığında ulaştırabilmektir. Mü’min bir kişi kendini ve Rabbini hakkıyla tanıdıktan sonra namazı küçük görmeyecek, başlayacaktır. Zaman zaman terk etme ve tembellik konusunda şeytan onunla uğraşırsa da eğer salih arkadaş çevresi varsa bunu da Allah’ın izniyle aşar. Onda namaz bir meleke haline geldikten sonra ise bir daha terk etmeyi düşünmez.
 Bireyselleşme ile beraber dijital aleme bu kadar kendimizi kaptırdığımız günümüzde, modernitenin hakikatı kabul etmeme fikrini bile neredeyse bulamaz olduk. Post-modern dünya  hakikat fikrini tamamen kaybetti. Adeta Nihilizm hayatı sarar oldu. Bir çok birey için; kaliteli bir giyim, yeme-içme, nezaket ve görgü, geleceği hesap etme, istikbale maddi ve manevi yatırım yapma, hatta bir gün sonrasını planlama gereksiz sayılır oldu. Adeta şeytanî plan yazılım dünyası üzerinden bireyleri esir aldı. Bu durumun farkına varamamak ise içine düşülen durumdan da tehlike olduğu için, ne yapıp edip dış gerçekliğin sahici, ekranın ise anlık zevk ve haz üreten bir mekanizma olduğunu, sadece bir alet olduğunu idrak ettirebilmeliyiz. Bunu en güzel şekilde yılmadan ifade edip kendisi de örnek olabilecek bireylerin sayısını artırmamız şart. Ancak bu şekilde dünya hayatının faniliğini, ebedi alemin ise sonsuz oluşunu, bir hesap ve akabinde ya mükafat ya da cezanın kulları beklediğini idrak ettirebiliriz. 
Özetle, kendini ve alemi tanımayan, tanıma merakında olmayan fertlere namazın faziletinden, sevabından bahsetmemiz tek başına bir sonuç doğurmuyor sanki. Bunun yerine daha zor ama etkili olanın, kişinin kendi ile alem arasında yine kendi ile yaratıcı arasındaki münasebeti kurabilmesine yardımcı olabilmek için kelamî bir metotla, sevdirme yöntemleriyle, olumsuza kilitlenmeden, en ufak bir ışığı bile tasvip ve takdirle karşılama metodu olduğunu, bu şekilde namaz bilincini daha etkili yerleştirebileceğimizi ifade edebiliriz.

19 Müftülük-1

Emin KAPLAN / Vaiz