Geç oldu ama yazmak bugüne kısmetmiş. Gündemin yoğunluğu hep öteledi Kuzeyin Oğlu Volkan Konak hakkında yazmayı.
Şeker Bayramı’nın ilk gecesi KKTC’de sahne aldığı otelde kalp krizi geçirerek yaşamını yitiren “Halkın Sanatçısı” Volkan Konak, sevenlerini ve Cumhuriyet tutkunlarını, yurtseverleri yasa boğdu.  Atatürk sevdalısı, karanlıklara karşı mücadele eden, yiğit, mert, yardımsever Karadeniz uşağı Volkan Konak geçti bu dünyadan. Ardından olumlu iz bırakarak ayrıldı.  
En çok sevdiğim, “Çıplak el kadar dünyaya geldik, çıplak el kadar gideceğiz”  sözü dünya malına değer vermediğinin kanıtı kadar, iflah olmaz para tutkunu aç gözlülere anlamlı bir gönderme idi. Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti’nin katı ve ödünsüz savunucusu olan  Karadeniz’in yiğit evladı, yaşamı boyunca düşüncelerinden ötürü tarikatların saldırısına uğradı. Ölümünün ardından Çatalca Müftüsü çok çirkin paylaşımda bulundu. Bu adam müftü ve “Geberdi” diye ağza alınmayacak küfrü savurdu salyalı ağzından. Hani ölenin arkasından konuşulmaz, dua edilirdi. Batsın senin müftülüğün.
Çok çirkin, irite edici söylemlerle ağır saldırıya uğrayan,  bazı çevrelerden yemediği hakaret kalmayan Kuzeyin Oğlu‘nun 100’e yakın öğrenciyi okuttuğunu, burs verdiğini,  yoksullara gizliden yardım yaptığını o müftü ve onun gibi düşünenler biliyor muydu acaba? İnancımıza göre dara düşenin yanında olmak, onlara el uzatmak gerekmez miydi? Öyleyse neden bu kin, saldırı. Cenaze namazını kıldıran imamın tabutunun başında söyledikleri Çatalca Müftüsü’ne bir yanıttı aslında. Bu imam gibi ayrımcılık yapmayan, inanç ve görüşlerinden ötürü kişilere hakaret etmeyen, cenazenin ardından “Geberdi” sözcüğünü kullanmayan, hoşgörülü, toplumu bölmeyen birleştiren din adamlarına öyle çok ihtiyacımız var ki...
Volkan Konak, müzik yaşamında tırnakla kazıyarak, emek harcayarak tepeye ulaştı. Kendine özgü türküleri ve söylemleri ile hayran bir kitle oluşturdu. Televizyonda yaptığı programlar halkı ekrana kilitlerken, açık alanlarda verdiği konserlerde hayranları ile buluştu. Yanık ve coşkulu sesi, müziği Anadolu’nun, garibanların sesi idi. Yardımseverliği kadar doğanın  korunması konusunda son derece duyarlı idi. Yetiştiği Karadeniz’in HES’ler, siyanürle altın aranmasına,  açılan taş ocaklar ve ağaç katliamları  ile yok edilmesine gerçek sanatçı sorumluluğu ile hep karşı çıktı, konserlerinde dile getirdi. 
Fikirlerini, Atatürk ve Cumhuriyet tutkunu olduğunu, tarikatlara karşıtlığını hiç  gizlemedi, korkmadan yılmadan her yerde açıkladı. Özü, sözü bir Karadenizli mert adamdı. Yüreği fazla dayanamadı, çok erken veda etti bu dünyaya. Oysa daha çok yapacakları vardı. Okuttuğu, burs verdiği öğrenci sayısının daha da artmasını amaçlıyordu. Yetim kaldı o pırıl pırıl çocuklar. Umarım ailesi sürdürür yardımlarını.
Dedim ya, hep mi iyiler erken veda ediyor bu dünyaya. Yanık sesi ile halkın gönlünde yer edinen sanatçılar Edip Akbayram ve Ferdi Tayfur da bu yılın başında erken ayrıldı aramızdan. Türküleri ile gönülleri kazanan, milyonların sesi olan Edip Akbayram ile Ferdi Tayfur da unutulmayacak. Nasıl unutulsun ki onlar halka mal olmuş sanatçılardı.
Volkan Konak’ın dediği gibi, “Çıplak el kadar dünyaya geldik, çıplak el kadar gideceğiz.” İnsanların aç gözlülüğünü, hırsını, bitmez egolarını, nankörlüğünü, arkadan dolap çevirmelerine tanık olunca ne kıymetli ve anlamlı Kuzeyin Oğlu’nun sözleri. Rahat uyu, yattığın yer incitmesin Karadeniz’in yiğit evladı. Bu halk seni unutmayacak, türkülerinle her daim kalplerinde olacaksın.