Yüce dinimiz, misafiri ağırlamayı ve ona ikramdı bulunmaya teşvik etmiş ve bunu kâmil bir imanın alâmetlerinden saymıştır. Nitekim Peygamber Efendimiz bu konudaki bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuş: "Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa komşusunu rahatsız etmesin. Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa misafirini ağırlasın, ona ikramda bulunsun. Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa ya hayır söylesin yahut sussun."(Müslim, Îmân 77). Başka bir hadis-i şeriflerinde de "Misafirini ağırlamayanda hayır yoktur. "(Ahmed b. Hanbel,Müsned,IV,155) buyurmuştur. O halde Allah’a iman eden kimsenin en belirgin özelliklerinden biri, misafirine ikramda bulunmasıdır.
Ramazan ayının girmesiyle birlikte sahur ve iftar sofralarında misafir ağırlama telaşı artmaktadır. İftar vakti ve misafirlikte edilen duaların geri çevrilmeyeceği vaadinin verildiği bu özel ay ile ilgili Nebî (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Kim bir oruçluyu iftar ettirirse, oruçlu kadar sevap kazanır. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez.” (Tirmizî, Savm 82) Hadis-i şerifte farz veya nâfile oruç tutan bir kimseyi iftar ettiren insanın, o oruçlu kişi kadar sevap kazanacağı müjdelenmektedir. Ayrıca bunun, oruçlunun sevabına ortak olmak anlamına gelmediği, oruçlunun sevabından eksilme olmayacağı da ifade edilmektedir. İftar ettirmek bizim bugünkü yaptığımız gibi mükemmel sofralarda onlarca çeşit yemek türleriyle değil, bir hurma bir yudum su, birkaç zeytin veya bir bardak süt ile de olabilir. Nitekim sahâbîler, herkesin bir oruçluyu doyuracak kadar imkân bulamayacağını Hz. Peygamber’e (s.a.s.) arzetmişler, bunun üzerine Nebî (s.a.s.), “Allah Teâlâ, bu sevabı, oruçluyu bir hurma veya bir yudum su yahut bir içim süt ile iftar ettirene de verir” buyurmuştur. (İbni Huzeyme, Sahih, III,192-193)
Mükemmel sofralarda iftar ettirememek endişesinden dolayı bugün Müslümanlar, Ramazanda ve Ramazan dışında evlerinde misafir ağırlamaktan ve iftar ettirmekten imtina etmektedir. Kişi her zaman durumuna göre elinde ve evinde bulunandan ikram ederek misafir ağırlamalıdır. Misafire ikramda bulunurken israf, gösteriş ve reklamdan kaçınılmalıdır.
On bir ayın sultanı Ramazan ayı da bize misafir olarak geldi. Nasıl ki evimize bir misafir geldiğinde en güzel şekilde ona saygı gösterip, kıymet vermemiz gerekiyorsa aynı şekilde bize yılda bir gelen Allah’ın bu kutlu misafirini de en güzel şekilde ağırlamalıyız. Eğer bizler gelen bu misafire gösterilmesi gereken ihtimamı göstermez ve ikramda bulunmazsak hem Ramazan ayına hem de onu bize misafir olarak gönderen Rabbimize hürmetsizlik yapmış oluruz.
Ramazan ayında Allah’ın razı olacağı fiillerimizi çoğaltmalıyız. Bu ayın evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden azat oluştur. Bu mübarek ayda yapacağımız samimi tevbe ve güzel amellerin ebedî kurtuluşumuza vesile olmasını ümit ederiz. Yazımızı Peygamber Efendimizin şu duasıyla hitame erdirelim: “Sofranızda oruçlular iftar etsin, yemeklerinizi iyi kimseler yesin melekler de size dua etsin” (Ebu Davud, Et’ime, 54) Uzman Vaiz Züleyha ÇÖRTÜK