İstikamet sözlükte doğruluk, dürüstlük, adalet, itidal, itaat, sadakat ve dürüstçe yaşamak manalarında kullanılmaktadır. Dîni literatürde manası ise dini ve ahlaki hükümlere uygun hayat sürme, her türlü aşırılıktan sakınma, Allah’a itaat edip, Hz. Muhammed’in sünnetine uymak şeklinde tanımlanmıştır (TDV, İslam Ansiklopedisi)
Hayatı ve ölümü anlamlı kılan bizlere bir yön ve istikamet belirleyen en önemli değerimiz imanımızdır, İman etmek ahsen-i takvim üzere yaratılan ve yeryüzünün en şerefli varlığı olarak nitelenen insanı onurlandıran, onun değerine değer katan bir olgudur.
Cibril hadisi olarak da bilinen bir rivayette peygamberimize ‘’İman nedir?’’ diye soran Cebrail (as)‘e Peygamberimiz ‘’Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere iman etmendir’’ diye cevap vermiştir. İman esaslarını da ihtiva eden bu hadis-i şerif mümin olmak için hangi esasları kabul etmek gerektiğini de ifade eder. Tüm bunlara iman eden kul, aynı zamanda bir sorumluluk üstlenir; hayatını bu iman esaslarını gözeterek yaşamayı taahhüt eder adeta. Fakat hata yapma potansiyeli ile yaratılan insan bazen bu taahhütü unutup günaha düşebilir. Şeytan ve nefsi ise onu aldatmak için pusuda bekler. İnsan varlık sahnesine çıktığı andan itibaren düşmanı ilan edilen şeytan, dosdoğru yol üzere oturup insanı saptırmaya ahdetmiştir. Bu düşmandan emin olmanın yolu mustakim bir imana sahip olmaktan geçer. Zira şeytanın iman edenler üzerinde bir gücü bulunmamaktadır. Hata etse de affetmek için kulunun kendisine yönelmesini bekleyen Rabbi onun için umut kaynağıdır.
Dosdoğru yoldan sapma ihtimali bulunan mümin namazlarında günde kırk defa ‘’ihdinas-sırad’al mustagim’’ ‘’Bizi doğru yola ilet’’ diyerek rabbine niyaz eder. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz istikamet üzere kalabilmemiz için bize şu duayı öğretir; “Rabbimiz bize hidayeti bahşettikten sonra kalplerimizi saptırma, bize rahmetini ihsan eyle. Şüphesiz ki sen engin ve sonsuz merhamet sahibisin.(Ali İmran8) Peygamberimiz de ‘’Ey kalpleri evirip çeviren Allah’ım kalbimi dinin üzere sabit kıl’’ diye yakarmıştır rabbine
İmanımızın bizi istikamet üzere tutabilmesi için onu amellerimize yansıtmalı ve kuru bir söylem olmaktan çıkarmalıyız. Amelsiz iman meyvesiz ağaca benzer. Her daim salih amellerle besleyip güçlendirdiğimiz imanımız bizi nefsimizin ve şeytanın tuzaklarına karşı teyakkuzda tutacaktır. Bu manada ibadetler bu şuuru daima diri tutan rabbimizle bağımızı sürekli ve kuvvetli kılan en önemli kazanımlarımızdır. Namazlarımız, oruçlarımız,sadaka ve zekatlarımız dünya yolculuğumuzda sapmadan sırat-ı mustakim üzere kalabilmemizi ve istikamet üzere bir hayat sürdürebilmemizi sağlar.
Doğru sözlü olmak, güzel ahlakı gereklerine uygun hareket etmek de istikamet sahibi olmak anlamına gelir. Peygamberimizin ‘’Beni ihtiyarlattı’’ dediği Hud suresi 112. ayette Rabbimiz 'Emrolunduğun gibi dosdoğru ol" buyurmuş, müminin her işinde doğruluk üzere olması gerektiğini bildirmiştir. Söyleminde, eyleminde ve hayatının her alanında doğru olmak düstürûnu ilke edinmek ve bu zorlu mücadelede Allah’tan yardım dilemek gerekir. Son nefesimize kadar kulluk görevlerimizin devam ettiğini unutmamalı temiz bir kalp ile rabbimizin huzuruna varmak için istikamet üzere olmaya ve bu uğurda mücadeleye devam etmeliyiz.
Yasemin Genç
İl ADRB Vaizi