Neden ve nasıl yazıyla muhatap oluyoruz? Yazı işinin hem bir yazılma boyutu var hem de okunma ve idrâk edilme süreci. Harfler, heceler, kelimeler ve cümleler; yazıyı yazanın ve okuyucunun perspektifleriyle yepyeni anlâmlar kazanır. Böylece entelektüel bir düşünme ve tahayyül imkânı vücut bulur. Yazar ve okuyucu arasındaki bu duygu ve fikir rabıtası entelektüel bir inkişafı mümkün kılar.

Yazı yazma temrini süreklilik ister. Yazmak meşakkatli bir uğraştır. Yazı yazan bir kimse zamanla kelimeleri eğip bükmeyi ancak bu yontma işlemi sonrasında dosdoğru ve dimdik bir entelektüel havsala oluşturmayı bilecektir, kuşkusuz. Kelimeleri eğip bükmek gerçek hayatın aksine metni özgürleştirici bir tavırdır. Kelimelerin yontulması mânâyı daraltmak ve kişisel prensiplerin üstünü çizmekten ziyade; bir yapboz (puzzle) resminin parçalarını tamamlamak içindir. Başka bir ifadeyle, yazı yazan kimse bir kil ustasının çömleğe şekil vermesi gibi kelimelerle oynar, kelimeleri yontar ve sözcüklere yepyeni anlâmlar kazandırır. Nihayetinde, tek başına pek bir şey ifade etmeyen parçacıklardan bir fikir ya da intiba ortaya çıkar.

Dolayısıyla, yazı ve fikir… Birbirini takip eden ve kovalayan iki ayrı kavramdır. Kelimelerle düşünceye varlık kazandırırız. Düşünce, kelimelerle ortaya çıkar. Sözcükler bir araya gelerek üslubu belirler. Fikir, yazıyı var eden ilham ve üslup birbirleriyle sürekli irtibat hâlinde olan ancak aynı eksende birbirleriyle ilişki içerisinde olamayan üç ayrı unsurdur.

Walter Benjamin’in şu tespitine de katılmamak mümkün değildir: “Düşünce ilhamı öldürür, üslup düşünceye gem vurur, yazı üslubu ödüllendirir.” Fakat nadir durumlarda ilham, üslupla beraber varlık kazanabilir. Ya da yazı üslup vasıtasıyla normalde olduğundan bambaşka bir surete bürünebilir.

Şimdilerde, yapay zekâ vasıtasıyla yazı ve makalelerin terkip edilebildiği zamanlarda, fikir kadar önemli olan bir başka unsur ise üslup ve biçim. Maddi bilgiyi yapay zekâ sayesinde elde etmek pek kolay. Yine, düşünceye dair kitabi bilgileri de keza mümkün. Fakat düşünceyi, – kelimelerin anlâm süzgecinden geçmiş kavramsal ve teorik düşünceyle hemhâl etmek aynı şekilde mümkün değil. Üslup ve biçim konusunda yapay zekânın birtakım marifetleri olduğunu belirtebiliriz ancak bu hiçbir zaman bir yazarın üslubunu ve biçimselliğini teşkil edecek bir ‘biricikliğe’ ve ‘özgünlüğe’ kadir değil. Yapay zekâ birçok yazarın yerini tutabilir ancak iyi ve işinin ehli yazarları değil.

Arama motorlarının ve yapay zekânın bize bilgiyi ve yazıyı sağlayabildiği bir dünyada; yazı yazarına mahsus bir özgünlüğün, üslubun, biçimselliğin önemli olduğunu ifade etmek ve bu ‘biricikliğin’ kıymetli olduğunu belirtmek istiyorum. Yapay zekâ, herhangi bir dilde bir bilgisayar programı yazmak hususunda muktedirken; özgün, kendine münhasır ve kişilikli bir edebi metni elde etmek için iyi yazarlara ihtiyaç duyarız.

İçinde yaşadığımız ikinci milenyum çağında, kelimelerle dans ederek yahut güreşerek; ve okuyucuya yeni seslenme biçimleri/kurguları bularak kendimize ait bir yazın dili bulabiliriz. Bu yüzden, kelimeleri eğip bükmekten bahsediyorum. Artık dilin bize tanıdığı kurallı yahut kural dışı imkânları kullanabilmektir yine bize iyi ve kalburüstü bir metni sağlayacak olan.

Son zamanlarda okuduklarım arasında dikkatimi çeken, çeviri metinler olmasına rağmen Louis-Ferdinand Céline’nin ve Thomas Bernhard’ın yazdıkları oldu. Birisi Fransız, öteki Avusturyalı… Ne kadar da üslup ve tavırlarıyla benzemişler birbirlerine. Her iki roman yazarı da üslubuyla dilin imkânlarını kullanmak konusunda oldukça becerikli ve işinin eriler.

Yazıdan söz açılmışken… Yazıyı bir araya getirenler harfler ve kelimeler. Yazının icâdından bu yana binbir çeşit kültür havzasında çok sayıda farklı diller konuşulmuş ve alfabeler yazılmış. Hâliyle, geçmişten bugüne dünya üzerinde birbirlerinde farklı bambaşka şekillerde harfler ve alfabeler bulunuyor. İşte, bize dünyadaki bütün kültürlerin yüzyıllar boyunca kullandığı alfabeleri ve yazıların terkibi bir kaynak kitabı da burada zikredelim: Carl Faulmann, Yazı Kitabı: Tüm Yerkürenin, Tüm Zamanların Yazı Göstergeleri ve Alfabeleri. (çev. Itır Arda), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2015.

Gazi Giray Günaydın

[email protected]