Aslına bakarsanız bu köşede kitaplardan pek bahsetmek istemem. Ancak keyifle okuduğum ve muhteşem bir üslupla karşılaştığım bir kitap üstüne konuşmak istiyorum: Louis-Ferdinand Céline’nin müellifi olduğu kısa bir roman olan Profesör Y ile Konuşmalar.
Kitabın tek ifadede ne anlattığını söyleyecek olursak, satır aralarında ‘kariyer eleştirisi’ olduğunu söyleyebiliriz. Bunun da ötesinde Fransız academiasından hareketle Céline’nin ironi dolu bir ‘üniversite’ ve ‘eğitim sistemi’ eleştirisi yaptığını ifade edebiliriz. Céline’nin alaya aldığı yalnızca Fransız akademisi değildir; kendisine has üslubuyla Céline edebiyat, sinema ve yayıncılık dünyasını da kapsayan bir kültür endüstrisine yönelik zekice bir kurgu içinde eleştirel bir bakış geliştirmektedir.
Louis-Ferdinand, yayınevi için yayınlanmak üzere yapılacakn bir interviyuv (röportaj) metni üzerinden metin içinde farklı anlatım ve zaman teknikleri kullanmış. Céline’nin kendisiyle röportaj yapan tarafta bulunan Profesör Y; nam-ı diğer Cihan Harbi gazisi Albay Réséda dâhi bir yazar olan yazarın kendisini takdim eden Céline’yle röportaj yapacaktır.
Ancak röportaj bir türlü ilerlemez. Umumi bir parkta beraber oturan Profesör Y ve Céline’nin yayınlanmak üzere yaklaşık yüz sahifelik bir röportaj yapması beklenmektedir ancak Profesör Y bir türlü röportaj sorularını sormadığından ötürü röportaj Céline’nin arzuladığı şekilde ilerlemez. Albay Réséda’nın aptal ve hantal karakteri üzerinden biz de Céline’nin ironi dolu kariyer, kültür, sinema, edebiyat ve akademi eleştirilerini böylelikle öğreniriz.
Tabi, bir de Albay Réséda’nın meşhur şöhretli yayıncı Gallimard Yayınevi’nin sahibi Gaston’la görüşme arzusu vardır. Céline, Profesör Y ile yayıncı Gaston Gallimard’ı görüştürecektir ve bu amaçla devam eden pek keyifli diyaloglar üzerinden kitabın sonuna doğru yaklaşırız.
Kısa bir kitapçık hacmindeki bu kitabın Yapı Kredi Yayınları etiketiyle ve Ayberk Erkay çevirisiyle okuyucusuyla buluştuğunu burada belirtelim. Orijinal dili Fransızca olan bu kitabın mükemmele yakın bir güzellikte Türkçeye çevrildiği izlenimini edindim. Üslubun muhtevasındaki gramer, ironi, espriler, söz sanatları Türkçe çeviride çok başarılı bir şekilde kullanılmış ve metnin atmosferi Türk dilinin zengin olanakları kullanılarak kitap çevrilmiş.
Louis-Ferdinand Céline, kısacık bir metinle ne denli başarılı bir kitap ortaya koyulabileceğini çok başarılı bir şekilde gösteriyor bizlere. Profesör Y ile Konuşmalar, kurgusuyla metin içinde yeni bir metin var ediyor. Albay Réséda ve Céline arasında yayınlanmak üzere yapılacak ve yayınevine teslim edilecek bir röportaj bahanesiyle Céline kendi kitabının yazım sürecini tamamlıyor ve bu kısa romanı yayınlanmaya hazır hâle getiriyor.
Doğrusunu söylemek gerekirse, Louis-Ferdinand Céline bugüne kadar karşılaşmamış olduğum bir muharrirdi. Céline’i daha önceden okumamış olduğum için hayıflandım. Profesör Y ile Konuşmalar’ı okuyunca bundan tam 23 önce kaleme aldığı Gecenin Sonuna Yolculuk kitabıyla da karşılaştım ve daha hacimli olan bu kitabı okumayı arzuladım. Céline’nin yine kendisine mahsus bir konuşma dili ve argoyu kullandığı üslubuyla yazdığı Gecenin Sonuna Yolculuk’u da okumak istediklerim arasına böylelikle dahil ediyorum.
Louis-Ferdinand Céline çok başka bir yazar. Yazmış olduğu metin zamanın ötesinde olduğundan bugün hâlen Céline okunuyor. Dürüst olmak gerekirse, Céline kısa romanının üslubuyla beni kendisine imrendirdi. Böylesi muhteşem bir üslup ve kurguyla ben de keşke bir metni vücuda getirebilmeyi isterdim. Céline’in pek az rastlanır olağanüstü bir üsluba sahip olduğunu tekrar edelim.
Maharetle kılıç sallayan bir savaşçı gibi Céline de cümleleri birbirine ustalıkla bağlıyor, ilgi çekici konulardan bahsediyor ve satır aralarında espritüel mizaha başvurmayı ihmâl etmiyor. Metin içerisinde ele aldığı meseleleri sadece başkalarını yererek değil; aynı zamanda kendi kusurlarını da görerek kendini alaya alabiliyor.
Gazi Giray Günaydın