Muhterem Halil İnalcık’ın vefatından kısa bir süre önce Ankara Bilkent Lojmanlarındaki evinde ifade ettiği sözleri matbuat tarihinde ilk defa buradan paylaşıyorum.
Son zamanlarda beni sevindiren bir şey vatandaşlarımın Türkiye’de benden bahsederken ‘dünyaca tanınmış’ ya da ‘tarihçilerin kutbu’ filan gibi böyle beni şımartan birtakım sıfatlar kullanıyorlar. Fakat bu ‘dünyaca tanınmış’ lafını burada açıklamak istiyorum. Neden dünyaca tanınmış? Çünkü benim öğrencilik yıllarımdan beri izlediğim bir hedef var: O da Batı’nın bizim tarihimizi, Türkiye tarihini alışılmış bir Haçlı zihniyetiyle, küçümseyerek, düşman gibi ele aldıklarını herkes biliyor. Yani, son zamanlarda daha çok nötr konularda; ekonomi, sosyal yapı vesaire gibi konularda çalışanlar hakikaten güzel. Mesela, İzmir’in iktisadi gelişmesi üzerine bir kitap yazdılar. Bazıları benim öğrencimdir Şikago’dan. Güzel, müsbet yazılar da var ama genelde (Osmanlı tarihine bir düşmanlık söz konusu.) Hatta, son zamanlarda bir kitap çıktı. Osmanlı tarihi üzerine. Türkçe de bilir. Diyor ki Gibbons’un Birinci Dünya ve Balkan Harbi’nden sonra Türkiye artık çökmek kaybolmak durumundayken yazılmış bir kitap. Bu diyor Osmanlılar bir büyük imparatorluk kuracak çapta değildiler. Devlet kuracak… Bunu kendilerine iltihak eden Hıristiyanlar ve özellikle Bizanslılar bu devleti kurmuşlardır, gibi böyle bir şey. Yani, bundan iki üç sene önce çıkan bir kitapta. İsmini vermeyeyim. İsmi tanıdığım bir kimsedir. Dostumdur. Hâlâ hâlâ bunun üzerinde. Benim bütün kariyerimde uğraştığım şey dünyaya Osmanlı Devleti’ni, toplumunu, kültürünü asıl çehresini tanıtmaktı. Çok şükür bunda muvaffak oldum. Bunu vatandaşların bilmesini isterim.
Mesela, klasik devir üzerine (kitabım): The Ottoman Empire Classical Age olarak bir kitap çıkardım. Bu kitap İngiltere’de basıldı. O kitabı bütün Balkan dillerine tercüme ettiler. Balkanlar’da nereye gitsen üniversite öğrencisi beni biliyor. Üniversitelerde okunuyorum. Bütün Balkan dilleri, altı Balkan dilinde Yunanca dâhil. Son zamanlarda Araplar da ilgilendiler. Beyrut’ta bir şey, Medar-i İslami diye bir firma benim bu kitabı Arapçaya tercüme etti. Arkasından benim iki cilt başında olduğum ekonomik sosyal tarih (kitabı): An Economic and Social History of the Ottoman Empire. Bu klasik bir kitap oldu artık. The Classical Age kitabı bu kadar tercümelerden sonra Türkiye’de tercüme edildi. Yapı Kredi bastı bunu. 11. baskısı filan, çok popüler bir kitap oldu. Fakat asıl son zamanlarda Orion Kitabevi bunu yayan. Benden elektronik (olarak da) çok ilgi duydukları için. Ukrayna diline tercüme edildi, biliyorsunuz. Ekonomik tarihim Rusçaya, Lehçeye, Yunancaya tercüme edildi. Demek istiyorum ki mesela Encyclopedia of Islam, bu konuda en önemli ansiklopedidir. Oraya 40 madde yazmışım. Demek istiyorum ki yani Türk tarihini hakikaten dışarıda temsil etmekteyim, okunmaktayım ve tercüme edilmekteyim. İlmi seviyesi bu yazıların şu şekilde kabul edilmiştir. Bu yazılardan sonra şu akademiler beni üye seçmişlerdir. Yani, bir yabancıyı bir akademiye seçmek… Yani, kendini seçtirmek çok önemlidir, müthiş bir iştir. American Academy of Arts and Sciences tam üyesiyim. Yani, bu Oscar tertip eden akademidir. Sanat ve ilim akademisidir. American Historical Association beni şeref üyesi seçmişlerdir. Diğer akademiler, The British Academy üye seçti beni. Ben üyeyim orada. Sonra, Royal Historical Society ve Royal Asiatic Society. Bunlara ben üye seçilmişim. Japonya’da dünya tarihçileri üzerine bir kitap yazdılar. Bana bildirdiklerine göre orada benim ismim Ortadoğu’yu temsil eden tarihçi olarak… (Telefon çalıyor.) Ben, bu yaşa gelince daha talebeyken önüme koyduğum hedefe eriştim. Onu kabul ediyorum. Çünki bu şu akademilere; Amerikan akademisi, The British Academy, Sırp Akademisi, Arnavut Akademisi, Türk Akademisi (şimdi dağılmıştır) İlk Türk akademisi şeref üyesi olan beş akademi.
Sonra, bana birçok üniversite fahri doktora verdiler. Doctor honoris causa dedikleri… Bunların arasında Hebrew University İsrail var, Bükreş var efendim. Çeşitli yabancı ve Türk üniversiteleri merasimle… Sonuncusu Azerbaycan bundan bir ay önce doktora merasimi oldu burada Bilkent’te. Merasimle fahri doktora veren bu üniversiteler kaç üniversite biliyor musun? 23 üniversite. Şimdi, bu akademileri ve bu fahri doktoraları, fahri doktora demek bir yabancının verebileceği en yüksek şeydir, değil mi?
Bunları şimdi şunun için anıyorum: Demek ki beni ‘dünyaca tanınmış’ bir ilim adamı olarak dünya kabul etmiştir. Benim sözümü dinliyorlar. Tercüme ediyorlar. Lehçe, Ukrayna, Rusçaya, Arapçaya tercüme ediyor. Arap dünyası o kadar memnun oldu ki bu kitaptan beri. Arapçaya tercümesi ekonomik sosyal tarihin.
İki sene önce galiba yahut bir sene önce, Suudi Arabistan Nobel’le yarışmak için King Faisal International Prize koymuştu. Bunu Japonlara, Amerikalılara filan veriyor. Yalnız Araplara değil. Orada İslâm tetkikleri sahasında, tıp filan da var, bana bu prize (ödülü) verdiler. Bu prize, yani büyük şeydir. Yani, Arap dünyasında tanındı.
Şimdi, benim Has Bahçe kitabım. Türk edebiyatını yeni baştan ele alan bir kitaptır. Ve İran menşeini gösteren. Farsçaya tercüme edildi, yakında çıkacak. Tahran Üniversitesi bana doktora vermeye hazırlanıyor. Şimdi bütün bunları şunun için söylüyorum: ‘Dünyaca tanınmış’ ya da bazıları ‘tarihçiler arasında tanınmış’ gibi sıfatlar kullanıyorlar. Ben şunun için şahsen çok itminan içindeyim. Yani, vazifemi görevimi yapmış bir insanın rahatlığı içindeyim. Batı’ya objektif bir şekilde kendi milletimin kendi devletimin tarihini şimdi öğretici vaziyetteyim. Beni okuyorlar. Beni tercüme ediyorlar.
Yunanlılar, klasik çağı ve sosyal ekonomik tarihi tercüme ettiler. Ve Atina Üniversitesi bana doktora verdi. Benimle beraber kime verdi biliyor musunuz? İngiltere’de en büyük arkeologlardan Sir Ronald Syme. Dünyaca tanınmış bir arkeolog. İkimize aynı zamanda doktora verdi. Bunları vatandaşlarım bilsin istiyorum. Ben gelişigüzel bir tarihçi değilim. Hakikaten dünyaca tanınmış bir tarihçiyim. Ve Türk milletimle, Türkiye’de yetişmiş bir tarihçi olarak iftihar ediyorum. Vatandaşlarım da bunu öğrensinler.
Gazi Giray Günaydın
gazigiraygunaydin@gmail.com