Zekât;  zekâtın verilmesini emrettiği maldan kırkta birlik miktarını Allah rızası için hiç bir menfaat ve çıkar beklemeden fakir bir Müslümana vermektir.
Yüce Allah; Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, kendiniz için hayır namına önden ne gönderirseniz Allah katında onu bulursunuz. Şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızı görür.” Bakara,2/110. 
Zekât; ‘artmak, çoğalmak’ ve ‘temiz olmak, arınmak’ anlamlarına gelir.
Kur’an’da zekât ve yapılan hayırların kat kat fazlası ile ücretlendirileceği müjdelenmektedir: “Allah’a güzel bir borç vermek isteyen kimdir? Allah onu kat kat arttırır. Rızkı daraltan da, arttıran da O’dur. Dönüş O’nadır.” (Hadid, 57/11)
Yaşamın her anı imtihan olduğu gibi Zenginlik de bir imtihan şeklidir. "Allah’ın sana verdiği mal ile ahiret yurdunu kazan; dünyadan da nasibini unutma. Allah sana ihsanda bulunduğu gibi, sen de insanlara ihsanda bulun..." (Kasas, 77) Rabbimizin bizlere emanet ettiği malların içinde, ihtiyaç sahiplerinin hakkı olduğunu "Onların mallarında, isteyen ve mahrum olan için bir hak vardır." (Zâriyât, 19) ayeti ile bize bunu hatırlatır. Unutmayalım ki bu dünya gelip geçicidir ve elimizde olan nimetlerden hesaba çekileceğiz.                    
Zekât, sevgi, saygı ve dayanışmayı artırarak kardeşliği pekiştirir. Peygamberimiz (s.a.v.) toplumun bir vücut gibi olduğunu belirterek şöyle buyurmuştur: "Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamette ve yardımlaşmada bir vücuda benzerler. Vücudun bir organı rahatsız olursa, diğerleri de bundan etkilenir." (Buhârî, Edeb, 27) Zekât, sadece maddi bir ibadet değildir; kalpleri birbirine ısındıran bir rahmet vesilesidir.
Elbette ki bu dünyaya imtihan için gönderildik. Bu İmtihanların en büyüklerinden birisi kişinin malı ile denenmesidir. Kişi zekâta, sadakaya niyet ettiğinde hemen şeytan onu fakirlikle korkutur;  malının azalacağı vesvesesi ve korkusunu ona verir.  Ayette bu gerçek şöyle ifade edilir; “Şeytan sizi fakir olacaksınız diye korkutur ve kötülüğü emreder. Allah ise lütfundan bir mağfiret ve bir kâr vaad ediyor. Allah’ın kudreti geniştir, her şeyi kemâliyle bilir.” (Bakara, 268) Oysa Rabbimiz, infak eden kullarına şu müjdeyi veriyor: "Allah yolunda her ne harcarsanız, O onun yerine daha iyisini koyar. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır." (Sebe, 39) Peygamberimiz (s.a.v.) de  "Sadaka (zekât) malı asla eksiltmez. Allah, affedenin izzetini artırır. Kim Allah için tevazu gösterirse, Allah onu yükseltir." (Müslim, Birr, 69)
Kazandıklarımızı hem bu dünyada hem diğer dünyada korumanın yolunu efendimiz şöyle tarif eder; “Âdemoğlu, malım malım deyip duruyor. Ey âdemoğlu! Yiyip tükettiğin, giyip eskittiğin veya sadaka olarak verip sevap kazanmak üzere önden gönderdiğinden başka malın mı var ki?” (Müslim, Zühd 3-4)
Dinimiz bizleri kardeş ilan etmiş. Bu kardeşlik köprüsü de birbirimizin elini tutmak ona destek olmak ona yardım etmekten geçer. Sadece maddi alanda değil manevi alanda da birbirimize destek olmalı birbirimizin haklarına saygılı olmalıyız. Efendimiz ne güzel buyurmuş: “Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmana teslim etmez. Din kardeşinin ihtiyacını karşılayanın, Allah da ihtiyacını karşılar. Müslüman’dan bir sıkıntıyı giderenin Allah da kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Bir Müslüman’ın ayıbını örtenin, Allah da kıyamet gününde ayıplarını örter.” (Riyazü’s-Salihin, Hadis No:246)

Cenâb-ı Hak bizleri zekâtı hakkıyla eda edenlerden eylesin!


ALİ IŞIK
Samsun İl Müftü Yardımcısı