Sadece Türkiye'de değil,
"küreselleşme" süreciyle;
dünyanın
ekonomik, sosyal ve kültürel
değerlerinin
değiştirilmeye
çalışılmasıyla,
"ulus devlet"
kavramının
yok edilmek istenmesi, 
haliyle
"millet" 
vasfının
kaybedilmesi
tehlikesini
ortaya çıkarıyor...
Böylelikle
"milliyetçilik" kavramı da
"küresel yapı" tarafından
törpülenmek isteniyor...
Ancak, bu çabalara
rağmen
Avrupa ülkelerinde
milliyetçi
akımlar
yükseliyor...
Son seçimlerde
sandıkları patlatmaları da
boşuna değil...
Aslında süreç
oldukça eskiye dayanıyor...
Mesela, geçmiş yıllarda
gittiğim Almanya'da 
en büyük alışveriş mağazasında
"Amerika Doları"
bozduramamış;
otelin resepsiyonundaki görevliyi de
İngilizce bildiği halde,
konuşturamamıştık!..
Fransa'da da öyle...
Ne var ki, Alman milliyetçiliği
ile Fransız milliyetçiliği 
arasında fark
vardır.
Fransızlar, milliyetçiliği
bir devletin sınırları içinde yaşayan vatandaşları “sivil bağ” ile bağdaştırmak çerçevesinde tanımlarken;
Alman milliyetçiliği ise “dil ve kültür” arasında ayrılmaz bir bağlantı olduğu görüşündedir...
Atatürk'ün
ortaya koyduğu
anlayış ise,
"Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir" ifadesiyle
"tasada ve kıvançta bir olma"
iddiasını taşır...
Bunun anlamı da
Türk, Kürt, Çerkes,
Gürcü, Abaza, Arap,
Boşnak ve Arnavut'un,
Anayasa'da ifadesini bulan
"ülkesi ve milletiyle
bölünmez bütünlük"
içinde 
ortak kültürle
onurlu biçimde
yaşayabilmesidir...
Gazi Mustafa Kemal Atatürk,
Türkiye'de etnik unsurları
yok sayarak,
"Ne mutlu Türküm diyene" yerine
"Ne mutlu Türk olana" diyemez miydi?..
Anadolu; gülü, lalesi, zambağı,
menekşesi, karanfili
begonyası ve kasımpatısıyla
adeta bir çiçek bahçesidir...
"Küresel yapı"
bu güzellikten
korktuğu için
ayrılık tohumlarını
o güzelim çiçek bahçesine
ekmek istemiştir...
O yüzden bu ülkenin
milliyetçilik anlayışında,
"kafatasçılık" yoktur...
Bu ülkede, Kürt, Gürcü ve Arap kökenli
Cumhurbaşkanı, başbakan ve bakan
olmadı mı?..
Bu yapı, bir "mozaik" değil,
bir ebrudur...
Çünkü, mozağin her bir parçasını
değiştirmek mümkün iken,
ebrunun en küçük bir parçasına dokunulduğunda
o bütünlük tamamen bozulur...
Mesele, bu ülkeyi ve insanlarını
sevebilmek;
gerektiğinde,
"namus" bidiğimiz
vatanı savunmak için
"şehit" olabilmektir...
Gerisi boş laftır...
Bu vesileyle,
"Allah, bu devlete ve millete zeval vermesin" diyor, bayramınızı
en içten sevgi ve saygılarımla kutluyorum...