Çağımızın buhranlarıyla akıl, vicdan, irade gibi manevi latifelerimizin işlevleri zayıfladı, günahlarıyla manen kirlendi. Yaratan yarattığını bildiği için bizi temizleyecek, ruhun derece-i hayatına çıkaracak reçeteyi de O yazdı. İşte Kur’an-ı Kerim, Rabbimiz tarafından bize sunulan ilahi bir iksirdir. Ramazan ayı ise bu iksirin en tesir bulacağı fırsat zamanıdır. Müminler için şifa, yol gösterici olan Kur’an-ı Kerim, bir Ramazan gecesinde inmiştir; “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır.” Bu ay, Kur’an’ın indiği geceyi bin aydan hayırlı kıldığı, Kadir gecesini barındırır; “Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.” O halde Ramazan, Kur’an ayıdır. Bu ayetler bize manen der ki; Kendini cilalayıp sunarak insanların nazarında kıymet kazanmak isteyen insan.. Hakiki izzet, Allah’ın kıymet vermesidir. Sen de değer kazanmak istiyorsan indiği ayı ayların sultanı, indiği geceyi ise bin aydan daha hayırlı kılan Kur’an’la kurbiyetini artır ki beşerî hezeyanların imha ettiği iç dünyanı Kur’an yeniden ihya etsin.
Peygamberimiz “İnsanların en hayırlısı benim zamanımda olanlardır.” buyurur. Her sözü bizler için ölçü olan Rasulullah’ın (sav) bu hadisi aslında her müslümana verilmiş bir hedeftir; Hz. Ebubekir’lerin, Hz. Ali’lerin olduğu müttakiler kadrosuna dahil olmak için “insanlık için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmet..” olan ashabıma benzeyiniz demektir. Peki Peygamberimizin asrını asr-ı saadet, ashabını da insanların en hayırlıları kılan unsur neydi? Tek cevap; Kur’an-ı Kerim’dir. Ashab-ı Kiram, Kur’an okudukça imanları artar, artan imanlarıyla hiçbir engel tanımazlardı. Her ayet onlarda hayat bulur, yüreklerine iman, bileklerine güç olur, derya gibi ordular gözlerinde küçülürdü. Zamanının süper güçleri Sasani’yi Bizans’ı yerle yeksan eden bu ruhun menbaı, Kur’an-ı Kerim’dir. Kur’an-ı Kerim, sahabeyi değiştirdi, yetiştirdi. İlahi yardımı celbedecek hale getirdi; “Andolsun, sizler güçsüz olduğunuz halde Allah size Bedir'de yardım etmişti.” Bir Ramazan günüydü, ilahi inayetin indiği Bedir harbi.. Yine bir Ramazan günüydü; Peygamberimizin “Hak geldi, batıl yok oldu.” ayetini okuyarak putları devirdiği Mekke’nin fethi.. Ramazan’la geldi bu fetihler.. Kur’an-ı Kerim’i bir nefes gibi görüp onunla alemindeki putları yıkan ashab-ı kirama şehr-i Ramazan’da ilahi inayet yağmur gibi yağdı. Bizler de, ashab-ı kiram gibi Kur’an’la hemhal olduğumuz sürece Kur’an ashabı değiştirdiği gibi bizlerin de şahsiyetini, dünyasını, ukbasını değiştirecektir.
Ramazan ayını Allah’la akdimizi tazelemek için bize sunulmuş ilahi bir fırsat bilmeliyiz. Ramazan vesilesiyle Kur’an’a ram olalım ki Kur’an şahsiyetimizi inşa etsin. Unutmayalım ki, Kur’an-ı Kerim alemimizde yükseldikçe biz de yükseleceğiz. Kur’an indiği geceyi, ayı mübarek kıldığı gibi bizim hayatımıza da indiği müddetçe bizim de kıymetimizi artıracaktır. Zaten tüm meselemiz kıymetimizi artırarak Allah’a sunmak değil mi...
Recep KESİCİ
Din Hizmetleri Uzmanı