Yıllarca bu adaletsizliği dile 
getirenlerden biriyim...
Çünkü, bu haksızlığı iliklerine kadar
yaşayan binlerce emekli arasında ben de varım...
Sigorta primlerim
tavandan ödenirken,
7 bin 900 iş günü üzerinden
1 Temmuz 2001'de 
emekli olduğumda,
asgari ücretin 2 katından fazla
maaş aldığım halde; bugün bu para,
asgari ücretin altına düşecek...
Bu haksızlık
devam ederken, bir de
2000 yılı öncesine
intibak 
uygulandı
ve hem prim ödeme hem de
çalışma günü sayısı
daha az olan
emekliler,
benim durumumdakilerden
fazla maaş aldı...
Yanlış anlaşılmasın!..
"Onlar çok alıyor" demiyorum...
Yapılan adaletsizliği
dile getiriyorum...
Emeklilikte
adil maaş sistemi
oluşmadıkça,
bu yakınmaların
ardı arkası kesilmeyecek...
Bir emekli
kirada oturuyorsa,
Allah bin kere
yar ve yardımcısı olsun!..
Ne yiyecek, ne içecek?..
Hele öğrenim gören
evladı varsa...
Bu mesele, siyaset üstüdür...
Emeklilerin
böylesine mağduriyet içinde olduğu
bir yerde,
yaşamak
mucizedir...
60-70 yaşındaki SGK emeklisi
insanlar,
köşe başlarında
mendil mi satsın, simit mi?..
Ayıp değil, elbette...
Ancak, çalışırken
üst seviye bir konumda olan
böyle insanların
bu halini gören eski tanıdıkları ya da
arkadaşları,
utanıp da
mendil ya da simit alabilir mi?..
Yazıktır, günahtır!..
Böylesine içler acısı 
durumda olan emekliler,
sokağa çıkıp bir çay ocağında
bile oturamıyor...
Çünkü,
yanına bir tanıdık gelirse,
çay ısmarlamak zorunda kalacak!..
Bunlar abartı değil,
gerçeğin ta kendisidir...
Ülkenin içinde bulunduğu
ekonomik sıkıntıların farkındayım ama
bu sorunun çözümsüzlüğünün
yarattığı perişanlık,
adeta bir insanlık dramıdır!..
Bu ülkede,
adaleti her alanda
tesis edemezsek;
ahlaki çürümüşlüğü
önlemek mümkün 
olmayacaktır!..
Her yönüyle haksızlık kokan
bu emeklilik sistemi 
ya değiştirilmeli ya da iyileştirilmelidir!..