Samsun’un sallandığı her deprem sonrası, aynı söylemler gündeme geliyor…
Kuzey Anadolu Fay Hattı’ndaki Ladik'te yaşanan
sarsıntı hatırlanıyor ve bazı ilçelerdeki çarpık yapılaşmalara dikkat çekiliyor...
Yani, “kentsel dönüşüm” dosyaları raftan indirilip, yeniden konuşuluyor...
6 Şubat’taki “Asrın Depremi” sonrası alınması gereken önlemler tek tek sıralanırken, Canik hariç belediyelerin hiçbirinin ciddi anlamda konuya duyarlı olmadığını gördük...
Üstelik Canik ilçesinin zemin yapısı, diğer ilçelere göre daha iyi olduğu halde…
Canik Belediyesi, “kentsel dönüşüm” konusunda diğerlerinden 4-5 adım önde...
Mesela, hepimizi acıya boğan o günlerde İlkadım Belediyesi, yapıların depreme dayanıklı olup olmadığı konusunda çalışma yapacaktı...
Atakum’da da benzer uygulamanın yapılacağı açıklandı...
Ancak, bu çalışmalar masraflıydı ve düşük bedelli de olsa vatandaşın cebinden para çıkacaktı...
Samsun’da “kentsel dönüşüm” ilk olarak
Kemal Vehbi Gül'ün belediye başkanlığında
gerçekleşti. Eski garajların
karşısındaki
bölgede "Teneke mahallesi"
kaldırılarak,
vatandaşlar
Adalet Mahallesi'ndeki sosyal konutlara
taşındı...
İkinci olarak en ciddi
proje ise
Yusuf Ziya Yılmaz’ın Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde, ikinci bulvar yolunun açılması projesiyle hayat bulmuştu...
Konutları kamulaştırılan insanlara TOKİ’nin yaptığı konutlar, istemeyenlere de bedeli verildi...
Ardından Kıran Mahallesi’nde, Samsun Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası'nın bulunduğu bölgede kentsel dönüşüm başlatıldı...
Ve en kapsamlısı ise Çay Mahallesi projesiydi...
Sonrasında Mert Irmağı bölgesindeki TOKİ evleri...
Bu arada, Medicana Hastanesi’nin bulunduğu alanda da dönüşüm devam etti...
AK Parti MKYK Üyesi Yusuf Ziya Yılmaz’ın Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde başlayan bu çalışmaları, sonrasında da Canik’te Başkan İbrahim Sandıkçı devam ettirdi...
Yeni imar planı ile
hem vatandaşlar mağdur edilmiyor hem de
çağdaş yapılar yükseliyor Canik'te...
Samsun’un en eski yerleşim yeri olan İlkadım’da, geçmişten gelen çarpık yapılaşma sonucu eski belediye başkanları Necmi Akkoyunlu ile Erdoğan Tok, yargılanmıştı bile...
İki başkan,
50 yıl öncesinin hesabını verecekti...
Sonra bu saçmalıktan ceza almadı,
her ikisi de...
“Kentsel dönüşüm” İlkadım için tek çareydi.
Önce Kıran Mahallesi’nde eski havaalanının bulunduğu bölgede TOKİ konutları yükseldi...
Kendisi de "Marmara Depremi"ni yaşayan dönemin İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş ile dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir arasında, söz konusu mahallelerde plan konusunda anlaşmazlık oluşunca; “kentsel dönüşüm” süreci de askıya alındı...
Dönüşüm yapılacak mahallelerdeki ev ve arsa sahipleri, Demir’in planına karşı çıkmıştı...
Vatandaşın mağduriyeti söz konusuydu.
Hatta dönemin AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, MKYK Üyesi ve Samsun Milletvekili Çiğdem Karaaslan ile birlikte Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, itirazı olan vatandaşları da dinlemişti.
Çalışmalar öylece kaldı,
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Dr. Mehmet Muş’un TOKİ ile yaptığı görüşmelere
kadar...
Büyükşehir Belediye Başkanı Av. Halit Doğan ile İlkadım Belediye Başkanı İhsan Kurnaz arasındaki "uyum", Hastanebaşı, Kökçüoğlu, Zeytinlik, Kadıköy ve Anadolu mahallelerinde ilk etapta bin 500 konutluk bir projenin ortaya çıkmasını sağladı...
Halit Doğan, son meclis toplantısında da “Kentsel Dönüşüm Ofisi”nin yakında açılacağını belirtirken, “Vatandaşın istemediği bir şeyi yapmayacağız” diyerek, geçmişten gelen
endişeleri ortadan kaldırdı...
Bu çok önemliydi...
Çünkü sürecin uzamasının nedeni, bu söz konusu
mağduriyetti...
"Bir büyük depremde
İlkadım'ın 3'te 2'si gider diyen"
eski başkan Demirtaş'tı...
Bu arada Samsun’da ilgili STK’lar tarafından hazırlanıp, dönemin İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Cevat Öncü tarafından eski başkan Mustafa Demir’e verilen ve daha sonra da sümen altı edilen “Deprem Master Planı” ön çalışması da yeniden gözden geçirilmelidir,
diye düşünüyorum...
Yerel seçimlerde CHP Samsun Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olan Cevat Öncü, o dönemde bunu sıklıkla hatırlattı...
Halit Doğan da bunu önemsediğini söylemişti...
Yaşanan bunca tecrübe, depremlerin değil ihmallerin öldürdüğü gerçeğini bir kez daha göstermiştir.
Aksi olsaydı, Japonya şiddetli depremler sonucunda yüzlerce kez yerle bir olmuştu...
Zemin etütlerinin yapılması, depreme dayanıklı inşaat malzemelerinin kullanılması ile sıkı denetimlerin; olası depremlerde can ve mal kayıplarını en aza indirdiği biliniyor...
Sadece yapısal değil, deprem konusunda
toplum bilincinin de yükselmesi gerekiyor...
Hatırlanacağı gibi, 2013 yılında Japonya’da meydana gelen büyük depremde ölen tek kişi, camdan atlayan bir Türk idi...
Allah korusun elbette…
Ancak, Peygamberimizin hadisinde belirttiği gibi:
“Önce tedbir, sonra tevekkül"...