Son birkaç yıldır hemen her yerde Z kuşağı ile alakalı birçok şey gördük, okuduk ve izledik. Herkes Z kuşağına farklı bir açıdan bakıyor. Dünyayı Z kuşağı kurtaracak diyen de var bu kuşaktan bir şey olmaz diyen de… Benim esas vurgulamak istediğim şey ise daha başka. Z kuşağı elbette diğer kuşaklardan farklı, ancak içinde bulunduğumuz dönem hem kamu sektörü hem de özel sektör açısından çok daha önemli ve karmaşık bir dönem. Çünkü hemen hemen tüm kuşakların bir arada olduğu bir çalışma ortamı var. Düşünün bir fabrikadasınız veya kamuda çalışıyorsunuz. Hemen her yaş grubundan insan aynı ortamda çalışıyor… Böyle bir ortamda çalışmak, elbette zor ama yönetici olmak çok daha zor. Çünkü her kuşağın dilek, istek ve beklenti düzeyleri farklı. Sizin yöneticiler olarak tüm bu beklentileri biliyor olmanız gerekli. Bunun da ötesinde onları iyi anlamalı ve bir taraftan da geleceğe hazırlamanız gerekli. Yaşadığımız pandemi, bize öyle dersler verdi ki. Belirli bir yaşın üzerinde olan ve teknoloji ile araları çok barışık olmayan insanlar bile teknolojiyi aktif şekilde kullanır hale geldi. Dünyanın her yanından insanlar artık bir ekranın karşısında konferans, seminer, şirket içi eğitim gibi konular için bir araya geliyor. Dolayısı ile bir yönetici artık çalışanlarının bu anlamdaki bilgi, beceri ve görgülerini artırması gerekli. Bizim kuşak, hafta içi ya da hafta sonu fark etmeksizin çalışırken Z kuşağı kendine ait özel zaman istiyor. Sizin onun kişisel yaşamına saygı duymanızı bekliyor. Belirli bir saatten sonra telefonunu açmıyor ya da kapatıyor. Yine benzer şekilde bizim kuşak için deneyim son derece önemli bir faktör iken geldiğimiz noktada Z kuşağı bu açığı hızlı öğrenme ile aradaki farkı kapatıyor. Her kuşağın gerçeklikleri birbirinden farklı. Bunu idrak edebilmek son derece önemli. Zamanın ve bilginin son derece kıymetli olduğu bir dönemi yaşıyoruz. İyi değerlendirmek lazım. Yoksa iş işten geçecek...