Her kuşak farklı bir sosyo-kültürel bir ortamda yaşama merhaba diyor. Örneğin X kuşağını ele alalım. Bu kuşak kültürel olarak MTV müzik videolarından etkilendi. Yine bu kuşak iş-özel yaşam dengesine özel bir hassasiyet gösterir. Bu kuşak bağımsız ve yaratıcıdır. Dünyaya geldikleri dönemde internet olmasa da yetişkinlik dönemlerinde internet ile tanıştılar ve internete çabuk adapte oldular. 1981-1996 yılları arasında doğan Y kuşağı ise sosyal medya kullanımıyla yakından ilişki kuran ilk kuşaktır. İnterneti sadece iş amaçlı değil özel yaşamlarının gereği olarak da kullandılar. Genel olarak cep telefonlarından mobil alışveriş sitelerinden alışveriş yapıyorlar. Para biriktirmekten çok hikaye biriktirmeyi hedef edinmişlerdir. Açık fikirli ve idealist olduklarından herşeyi sorgulamaktadır. 1997-2009 yılları arasından doğan ve bugün hakkında fazlası ile konuşulan Z kuşağı ise para biriktirmeyi kariyer seçimlerinde istikrarı en önemli etken olarak görüyorlar. Bu kuşağa dijital kuşak da denilir. Onlar için internet yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır. Ders dinlemekten alışveriş yapmaya ücretsiz birçok platformu aktif olarak kullanmaktalar ve kendileri içerik üretmektedir. Filtreleme programları aracılığı ile fotoğrafları sosyal medyada paylaşmaktadır. Toplumsal meselelere son derece duyarlıdırlar. Etkileşime önem verdiklerinden dolayı herhangi bir marka ile yaşadığı deneyimi anında sosyal medya paylaşmaktadırlar. 2025 yılı itibari ile işgücünün büyük bir kısmının Z kuşağından oluşacağı öngörülmektedir. 25li yaşlarda bir kişi olduğunuzu ve özel bir sektörde çalıştığınızı düşünelim. Çalışma ortamında karar vericiler büyük olasılıkla X kuşağıdır. Her kuşağın kendi sosyo-kültürel özelliklerini de dikkate aldığımız zaman şirket içinde çatışmaların yaşanması kaçınılmazdır. İşletmeler açısından durumu ele aldığımız zaman tüm bu kuşaklara hitap etmek çok kolay değildir. Herbir müşteri segmentine hitap etmek ve ürün ortaya çıkarmak hem çok zor ve hem de çok maliyetlidir. Genel olarak işletmeler tek bir ürün çıkartarak tüm segmentleri aynı anda yakalamaya çalışıyor. Meselenin diğer bir tarafında ise sürekli değişen ce gelişen teknoloji var. Teknoloji ile beraber ürün yaşam eğrileri kısaldı. Dolayısı ile artık bir ürün çok çabuk eskiyor ve piyasadan kalkıyor. Tüm bu değişkenleri göz önüne aldığımız zaman ister kamuda ister özel sektörde olsun hem çalışanların hem de yöneticilerin işleri oldukça zor. Duygusal ve sosyal zeka artık çok daha önemli. Liderlik vasıflarına teknolojiyi akıllıca kullanma ve bağlantılı yaşama ayak uydurma gibi özellikler de eklenmiş durumda. Dolayısı ile bireylerin kendilerini daha fazla yetiştirmesi gerekli. Bunu başaran bireyler ve şirketler ayakta kalacaklar.