Her şey değişir gelişir,diyalektik bir yasadır bu !
Eğer yerinde sayarsanız, değişmezseniz, patinaj yapar durursunuz. Bu yasalar, kurallar, dünya yüzündeki her şey için geçerlidir. Özellikle toplumların da bulundukları çağın gerekliliklerine, koşullarına uygun olarak değişmesi ve gelişmesi gerekir. Dünya değişiyor, az çok dünyayı takip eden her birey bunun farkındadır. Nüfus artıyor, teknoloji gelişiyor, ihtiyaçlar çeşitleniyor, insanların beklentisi artıyor, yaşam kalitesi artıyor, ekonomik gelişkinlik, insanların eğitim düzeyi artıyor, çağ, teknoloji, bilim, her şey sürekli değişim ve gelişim içinde. Bütün sektörler insanların ihtiyaçlarını karşılayabilmek için sürekli gelişiyor. Ekonomiler daha çok kar hırsı yüzünden, paylaşımdaki haksızlıklar dolayısıyla, gelir dağılımları bozuluyor, yoksulluk ve ekonomik sorunlar artıyor.
Gelişmişlik, çağı yakalamak, çağın daha ileri seviyelerine ulaşmak ve koşullara göre değişmek gerektiriyor. Dünya liginde üst düzeyde ülkeler, bu değişimi yakalayan,bizzat değişimi sürükleyen ülkelerdir ve bu ülkelerin vatandaşları da daha refah içinde daha zengin yaşayan insanlardır.
Değişimin uzağında kalanlar, izleyenler, buna ayak uyduramayanlar, daha fakir, yaşam kaliteleri daha düşük, yoksulluk içindedirler, buna kimsenin itiraz edeceğini düşünemiyorum.
TBMM Dilekçe Komisyonu, Finasal Okuryazarlık Alt Komisyonu , İngiltere’ye, bir dizi araştırma ve inceleme için gitti.
Bu komisyon, tasarruf yapma, bütçe oluşturma, borç ödeme, finansal hedefler, emeklilik planlarını yönetme, mali risk analizi konularında çalışan bir komisyon, İngiltere gezisi ile bu konularda bir Avrupa ülkesinde incelemelerde bulundular.
Avrupa’daki durumu yerinde görmek, yeni ve çağa uygun çözümleri öğrenmek için yola çıktılar.
Finansal sıkışıklık durumunda, borç, iflas gibi negatif durumlarda ülkeler bu durumu kendi dünyasında çözmeye çalıştığı da bilinen bir gerçek.
Gerçekten, ülkemizde ekonomik yapı, üretim durumumuz, zenginliğimiz, borçlarımız, borç faizlerimiz, işsizlik, istihdam problemlerimiz, genç bir ülke oluşumuz, teknolojik yarışta istediğimiz düzeyi yakalayamamışımız, kültürel alışkanlıklarımız kısacası fert başına düşen milli gelirimiz ve yurt içi gayri safi milli hasılamız çok da imkan vermediği için emeklilerimize daha çok kaynak ayıramadığımız, daha çok iş ve istihdam yaratamadığımız da bir gerçek. Eğer, ekonomik kaynaklarınız yeterli değilse, her alanda olduğu gibi sağlık alanında daha çok yatırım yapma imkanlarınız kısıtlı olacak, hastanelerinize daha çok hasta yatağı koyamayacaksınız. Halk sağlığı alanında istediğiniz refahı sağlayamayacaksınız demektir. Çalışanların maaşlarından, arzu edilen teknolojik yatırımlara kadar her alanda kısıtlı olacaksınız demektir.
Heyetin incelemelerinde, para ve emeklilik kurumu, sıkıntısı olanlara teknik psikolojik danışmanlık hizmeti verildiği, iflas yaşayan bir girişimcinin ruhunun ölmemesi için çaba gösterildiği ve her kasım ayında “para konuşma haftası” olduğu ve bu konuda fikir jimnastiği yapıldığı görülüyor.
Anneler, babalar ve çocuklarıyla para ve bütçeyi harcama disiplinini konuştuklarını öğrendik. Havaalanlarında VIP uygulamalarının olmadığı, savurganlığın olmadığını da öğrendik. Yani daha iyi bir ekonomi için daha çok konuşmaya ve fikir üretmeye ihtiyaç var,onu öğrendik...
Biraz da siyasi
Mustafa Emin Dinççağ
Yorumlar