Başlıkta da belirttiğim gibi Samsun’la ilgili onlarca yazı kaleme aldık ve alındı. Beni çok rahatsız eden konuları, bir Samsunlu ve Samsun aşığı olarak sizlerle de paylaşmak isterim.
Sanayi, ticari, hayvancılık, tarım, turizm yönünden adını duyuran Türkiye’de 65 ili ve birçok ilçeyi gezme imkanım oldu...
Tabii ki cennet vatanımızın her köşesi her şehri birbirinden güzel ve özel. Ama emin olun Samsun kurtaran şehir, doğası, havası, tarihi, konumu, Türkiye’ye nam salmış ovaları, denizi, yeşilliği, sahili, kumu, kumsalı, insanı, tarım alanlarının bolluğu, hayvancılığa elverişli ilçeleri, gastronomisi, ile inanın Türkiye’nin en güzel ve özel şehri.
Peki neden Samsun, adını bu çok değerli unsurlarla duyuramıyor?
Dünyanın en iyi plaj kumunun olduğu, olmasıyla birlikte 25 km denize girilebilir uzunluğu ile de dünyada eşsiz bir sahile sahip Samsun, bu alanda milyonlarca turisti kendine çekeceğine her gün TV kanallarında boğulma vakaları ile gündeme geliyor?
Limanı, demir yolları, havaalanları, kara yolu güzergahı ile eşsiz merkezi konuma sahip olan neden Samsun merkezi dilenci istilası, seyyar satıcı istilası, kaldırım istilası, pisliğe mahkum edilmiş caddeleri ve lağım kokusu ile Hindistan’ın kalabalık ve pis şehirlerini andırır vaziyete geldi/getirildi ve buna müsaade ediliyor?
Neden Samsun ve Samsunlu, denizden bu kadar uzak kalıyor? Neden deniz deyince akıllara sadece plaj, kum, yüzmek geliyor? Dünyada denizi olmayıp deniz ve su sporları ile ilgili birçok branşta ödül alan ülke varken, Samsun’un konumu da buna uygunken neden deniz veya su sporları ile ilgili hiçbir branşta yıllardır bir sporcu dahi yetiştirmedik?
Çünkü kafalar karışık, sen Avrupa’ya özenerek topluma, genlere, yetiştiği coğrafi kesime, tabiatına uygun olmayan alanlara zorlarsan çocuklarımızı bocalatırız. ( örneğin kim nasıl müsaade eder hangi akla yapılır bilmediğimiz AVM’lerle başlayan buz pistleri. Yahu kardeşim, sanki Samsunlu çocuklar, gençler Norveç’te doğdu da gözlerini buzlar üzerinde açmış gibi lüzumsuz uğraşlarla, tabiatına aykırı işlerle gençlerimizi kaybettik.)
Neyi eksik yapıyoruz?
50 yıl önce Samsun’dan alınan 2 çift manda ile manda sayısını bir milyonun üzerine çıkararak dünyanın en büyük ve en önemli peynir üreticisi haline gelen İtalya gibi olamasak da mandanın en iyi yetiştiği Samsunumuz Türkiye’de adımızı bu konuda duyuramıyor?
Sahil şehri olmamıza rağmen şehrin her köşesi, Antep, Diyarbakır lahmacunu ve döner kokuları sarmışken bir tane dahi balık üzerine vatandaşa yönelik (lüks ve içkili mekanlar hariç) bolca ayaküstü balık, ekmek arası balık yiyebilecekleri yerler yok.
Samsun, bu değerli eşsiz özellikleri ile de yıllardır siyasi olarak da kafa karıştırdı. Şöyle; bir dönem geliyor Samsun’u üniversite şehri yapma hayali başlıyor, Samsun’u sağlık kenti yapma adımları atılıyor, Samsun’u turizm şehri yapma hayali kaplıyor, Samsun’u sanayi şehir yapma yolunda yatırımlar yapılıyor...
Tabii ki her ne yapılırsa yapılsın; bu atılan adımların hepsi iyi niyetle Samsun için yapılıyor ama biz özümüze dönerek öncelikli olarak çocuklarımızı denizle barıştırıp, sonra bolca deniz mahsulü ile besleyip, Samsun’u yaşatıp, yaşattırmamız, anlatmamız şart...
Samsun’u kelimelerle yazıya dökerek anlatmak zor ama kısaca önemli hususlardan bahsetmek istedim. Daha sonraki yazılarımda da “Bir Samsun düşlüyorum”a devam edeceğim...
Sevgi ve saygılarımla...