Müsabaka belediyeciliği diye bir ‘yaklaşım’ geliştirilmesi gerektiği kanaatindeyim. Yani, belediyeler hem kendi ihtiyaçlarını karşılamak için hem de bir alandaki en iyileri bulma ve ödüllendirmek amacıyla çeşitli alanlarda yarışmalar düzenlemeliler.
Zaten, Türkiye genelinde belediyeler çok sayıda yarışma düzenliyor. Düzenledikleri bu müsabakalar artarak devam etmeli. Fakat sormak isterim: Samsun’da çeşitli alanlarda belediyeler ne kadar yarışma tertip ediyor? Aslında, bu konuda bir yazı yazmak istememin bir sebebi de Samsun’da başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere belediyelerin bu konuda eksik kaldığını fark etmiş olmam.
İnternetten yarışmalara ufak bir göz attığımda da Samsun’un bu konuda gerçekten eksik olduğunu söyleyebilirim. Yarışma tertip eden belediyeler, valilik ya da kaymakamlıklar göremiyorum. TEKNOFEST ve Kültür Yolu Festivali’nde müsabakalar yapılıyor ancak bunlar Samsun’a mahsus olmaktan çok, Türkiye genelinde düzenlenen müsabakaların Samsun ayağı.
Söylemek istediğim şudur: Müsabaka belediyeciliği gibi bir mantaliteyle bu yarışmalar yapılmalı. Fen bilimlerinden, mimariye ya da fotoğraf, resim, müzik, edebiyat, tarih, sosyoloji gibi kültür sanat alanlarında olmalı yarışmalar. Belediyeler de ödüllendirdiği bu çalışmalardan istifade etmeli.
Mesela, Site Camii… Orası aslında bir vakıf olarak kurulmuş ve mimari olarak düzenlenen müsabakanın neticesinde inşa edilmiş bir yapı. Site Camii ve Çarşısı’nın mimarisi gerçekten orijinaldir de… Samsun’da birbirine benzeyen birçok yapı içinde hemen dikkat çeker. Tabii, şu an hâli perişan. Tabii, yapıldığı zamandan bu yana gerekli bakımları yapılmazsa perişan olur. Bazıları için de dini kitaplar ve eşyalar satan Site Camii esnafı da o bölgelere bedbin bakışın sebebidir. Netice olarak, Site Camii ve Çarşısı mimari olarak düzenlenen bir müsabaka sonucu kazanan projeyle cami olarak yapılmıştır.
Site Camii ve Çarşısı’na benzer şekilde ve daha iyisini yaparak Samsun’da binalar ve projeler inşa etmek için mimari yarışmalar açılmalı. Şiir yarışmalarıyla birlikte şiir geceleri düzenlenmeli. Fotoğraf ve resim müsabakalarıyla ödüllendirilen çalışmalar sergilerde ve belediye yayınlarında değerlendirilmeli. Müzik alanında yarışmayla en iyi seçilenlerin parçaları profesyonel bir albüm hâline getirilmeli. Yine, edebiyat ve öteki sosyal bilimler alanlarında ‘kitap’ olacak çalışmaların olduğu müsabakalar yapılmalı. Bütün bunlar, ‘yarına kalacak’ ve ‘yaşayacak’ çalışmalardır. Samsun’un Türkiye’ye ve dünyaya tanıtımını biraz da bu tarz çalışmalarda aramak gerektiği kanaatindeyim.
Samsun’da belediyelerin Kültür ve Sanat Daire Başkanlıkları ne iş yapıyor, bilmiyorum. Bu dairelerin potansiyellerini düşündükçe yapılan kültür ve sanat icraatları adına üzülüyorum. Evet; bazen bir tiyatro oyunu, bazen ünlü bir şarkıcının konseri ya da tanınmış bir yazarın Samsun’a geldiği oluyor… Ancak belediyelerin kendisinin tertip ettiği organizasyonlarla bunun ötesine geçmek gerektiği kanaatindeyim.
MİLLET ‘EKMEK DERDİNDE’
Diyeceksiniz ki millet ekmek derdinde… Samsun Büyükşehir Belediyesi Başkanı Halit Doğan da “Önceliğimiz iş ve aş” demiş. Güzel demiş hakikaten… Gerçekten istihdam sağlamanın, aç insanların karnını doyurmanın, insanların hayat kalitesini artırmanın faydası ve hasenatı yanında bütün hizmetler boş kalır. Ancak iş ve aş meselesinde de geleneksel ve bürokratik teferruatların ötesine geçerek yeni proaktif fikirlere ve uygulamalara ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
İstanbul’daki Kent Lokantaları benzeri bir belediye hizmeti, siyaset ve belediyecilik üzerine tefekkür ederken benim yıllar önce düşündüğüm, notlarım arasına aldığım ve gerçekleştirilmesini arzu ettiğim bir çalışmaydı. İmamoğlu'nun İstanbul’a belediye başkanı olarak seçildiğinde ilk icraatlarından biri bu oldu. Samsun’da da galiba öğrencilere yönelik Üniversite kampüsünde bir belediye lokantası var. Ancak bu mesele daha kurumsal ancak amatör bir ruhla ele alınmalı.
Sormak isterim; siyaset, öncelikli olarak bir ülkede açlığı bitirmeyecekse, sokaktaki evsiz ve aç yatan insanlara merhem olmayacaksa, fakirliği fukaralığı bitirmeyecekse neden var? Bu konuda, profesyonel çözümlere ve uygulamalara değil; sivil inisiyatiflere, amatör ruhlu güvenilir insanlara ve müteşebbis ruhlu belediyelere ihtiyaç var.
En azından, belediyeler Cumhuriyet Meydanı’nda ve öteki başka merkezi lokasyonlarda sıcak çorba, keşkek, etli/nohutlu pilav verebilir, diye düşünüyorum. Kalıcı bir çözüm değil belki ama mevcut şartlarda birçok kişinin ihtiyacı olacağı kanaatindeyim. İstismar edilmeden; aç olan, karnını doyuramayan ya da durumu iyi olmadığı için yemek yemeye gelen insanlarla ‘başka bir Samsun mümkün’ dememiz mümkün olur.
Gazi Giray Günaydın