Ülkemizde yaşanan şiddetli depremin etkisinde yaşadığımız bu süreç, hiç kuşkusuz hepimizi psikolojik olarak çok yıprattı ve yıpratmaya devam edecek. Depremi doğrudan yaşayan bireylerin yanında; tanıklık edenler, depremzedelere uzaktan yakından yardım edenler, yakınlarını kaybedenler olmak üzere hepimiz eminim çok karmaşık duygular hissediyoruz. Hiç bitmeyecekmiş gibi gelen bir kabusun içinde gibiyiz ve aslında hepimiz az ya da çok travmatik olarak etkilendik. 
Deprem gibi böylesine zorlayıcı travmatik bir olaydan sonra psikolojik olarak toparlanmamız için öncelikle bize neler olabileceğini bilmenin ve yaşadığımız olayın travmatik etkilerini tanımanın önemli olduğunu düşünüyorum; çünkü bunları bilmek daha kolay yönetmemize yardımcı olabilir ve paniğe kapılmamızın önüne geçebilir. 
Deprem gibi doğal bir afetten sonra; kaygı, korku, panik gibi duygulara hissedilebilir, üzüntülü bir ruh haliyle birlikte isteksizlik görülebilir; bunun yanında şok hali, donup kalma, ağlayamama gibi tepkiler verilebilir ya da tüm olanların bir rüya gibi gelmesi durumu, gerçeklikten kopma, tekrar yaşıyor gibi olma hali, bazı görüntülerin bir anda tekrarlanması ya da rüya yoluyla açığa çıkması gibi belirtiler görülebilir. Bunun yanında; bedensel olarak çarpıntı, nefes darlığı, bulantı, titreme, psikosomatik ağrılar, uyku ve beslenme düzenimizde bozulmalar görülebilir. 
Bilmeliyiz ki tüm bunlar travmatik bir olaydan sonra ortaya çıkan normal duygu ve tepkilerdir ve deprem gibi travmatik bir olaydan sonra ortaya çıkan tüm belirtiler “Akut Stres Bozukluğu” olarak adlandırılır. Tüm bu belirtiler yaklaşık olarak 1 ay devam edebilir; bu zaman diliminden sonra belirtiler hala devam ediyorsa, “Travma Sonrası Stres Bozukluğu” olarak adlandırılır ve kalıcı olmaması açısından bir uzmanla görüşülmesi oldukça önemlidir. 
Akut stres bozukluğunun yavaş yavaş üstesinden gelmek ve psikolojik sağlamlılığımızı korumak için; travma öncesinde bize iyi gelen kaynaklarımıza isteksiz bile olsak adım adım yönelmeye çalışalım.
Duygu ve düşüncelerinizi bastırmayalım. Yaşadığımız süreçleri paylaşmak isteyenlerle iletişimde olalım, birbirimize her zamankinden daha şefkatli yaklaşalım ve duygularımızı paylaşabilelim.
Gün boyunca depreme ait haberlere, görsellere kendimizi maruz bırakmayalım. Unutmayalım ki, birilerimizin daha sağlam kalması gelecek günlerde depremi birebir yaşamış insanlara destek olmak açısından çok önemli. 
Ve lütfen bedenlerimizi dinleyelim… 
Şu anda neye ihtiyacı var? Sıkışmış mı hissediyor yoksa aşırı uyarılmış halde yoğun bir hareket etme isteği mi var? Her ikisi için de aşağıdaki egzersizi herkes yapabilir:
Sessiz ve sakin bir yerde önce nefes alışverişinizi fark edin. Sonra kendi hızınızda burnunuzdan derin ve uzun bir nefes alın ve yavaş yavaş, tıpkı bir merdivenden iniyormuş gibi ağzınızdan nefesinizi verin, bunu 3-4 defa tekrarlayabilirsiniz. Nefes alıp verirken, sadece nefesinize ve bedeninize odaklanın. Bu egzersiz bedenimizi dinlendirecek, kaygılardan bir nebze olsun uzaklaştıracak ve günlük hayat akışına daha kolay adapte olmamıza etki edecektir, gün içinde sık sık tekrarlayabiliriz...    
Nefes egzersizi ardından bedensel olarak gevşemek için, yukarıdan aşağıya kadar tüm bedenimizdeki kasları önce sıkıştırıp sonra gevşetebiliriz. Önce başımızı sağa sola, önce arkaya hareket ettirelim, sonra omuzlarımızı yukarı aşağı hareket ettirebiliriz. Daha sonra kollar, eller, göğüs kafesi, karın, kalça, bacaklar, ayak parmaları olmak üzere 3'er defa sıkıştırıp gevşetebiliriz. 
Unutmayalım ki böylesine şiddetli bir olayın etkilerini iyileştirmek için uzun bir zamana ihtiyacımız var. Hem kendimize hem etrafımızdakilere sahip çıkarak, hep birlikte yaralarımızı saracağımızı kendimize hatırlatalım. Sağlıkla ve sevgiyle kalın... 

[email protected]

Uzm. Psikolog Selinay SEYHAN / Emdr Terapisti