Merhaba kıymetli okuyucularım; yöre atasözleri yüzyılların süzgecinden geçmiş deneyimlerden, yöre insanının dünya görüşünden kaynaklanmaktadır. 
Her toplum kendi değerlerine sahip çıkmalıdır. 
Bunların tecrübeleri atasözleri ile gelecek nesillere aktarılmaktadır. Bizler de bunlardan yararlanarak geleceğimizi aydınlatabiliriz.
Atasözleri adı üzerinde, atalarımızdan günümüze kadar ulaşan, belli bir yargı içeren, söyleyeni belli olmayan düz konuşma içinde kullanılan sözlerdir.
Atalarımızın tecrübelerini gayet açık ve güzel ifadelerle günümüze taşıyan atasözlerimizin her biri, birer hazine kıymetindedir. 
Bunlardan birçoğu il ve bölge sınırlarını aşmış, milli bir değer haline gelmiştir.
Türk dilinin ilk yazılı kaynaklarıyla örneklerine rastladığımız atasözleri, kültürümüzün tarihi ve coğrafi yaygınlığına rağmen büyük ölçüde benzerlik göstermektedir.
Kültürümüzün en zengin değerlerinden olan atasözleri yaşanmış veya yaşanmakta olan kültürün göstergesi olarak da bir değer taşımaktadır. 
Bu bakımdan atasözlerimiz kültür tarihimize ışık tutmaktadır.
Atasözlerini değişik gruplarda toplamamız mümkündür.
1-Sosyal olayları anlatanlar,
2- Doğa olaylarını anlatanlar,
3-Toplumsal olayları anlatanlar,
4-Ahlak dersi ve öğüt verenler,
5-Birtakım gerçekler, felsefeler, bilge düşüncelerle yol gösterenler,
6-Töre ve gelenek bildirenler,
7-Kimi inanışları bildiren atasözleri vardır.
Bazen, özellikle iki yargılı ve iki cümleli atasözleri olduğu gibi, bir atasözünde iki ayrı konuda olabilmektedir. Atasözlerinin örf veya yasa gibi bir yaptırımı yoktur. Ancak bir sezdirme ve telkin yöntemi vardır.
Zaman içinde oluşmuş bazı töre, adet ve geleneklerin de atasözleri yoluyla kuşaktan kuşağa aktarıldığı dikkati çekmektedir.
İnsan-toplum ilişkisi içinde bazı durumlar da atasözlerinin sıkça ele aldığı konular arasındadır. 
Biçim olarak atasözleriyle ilgili olarak üzerinde durulan noktalardan biri, atasözlerinin “kalıplaşmış” ”donmuş” kelimeleri ve söz dizimi değiştirilemez özellikte olmalarıdır. Hemen bütün kaynaklar, atasözlerinin bu özelliğini vurgulamışlardır.
Atasözlerimiz, düz konuşmalardan bağımsız bir kavram olarak düşünülemez, yani bir masal ya da bir türkü gibi tek başına söylenemez. 
Atasözünün söylenmesi için belli bir sebebin, vesilenin ortaya çıkmış olması gerekir. Kültürümüzün ortak düşüncesini, yaşam şeklini ortaya koyarak bize yol gösterirler.
Anlaşmazlıklarda bir atasözü en büyük yargıçtır. Sevinçlerimizde, üzüntülerimizde yaşamımızın her anında bizlere tecrübelerle yol gösterici olmuştur.
Sonuç olarak; her insan atasözlerindeki nasihate muhtaçtır!
Toplumun ve ailenin en büyük ilacı doğru iletişimdir. (Kazım İLHAN )
Bu sözün ne kadar önemli olduğunu konular işlendikçe fark edeceğimizden eminim.
Sevginin özü, kendi sevgini göstermekle başlar. ( Kazım İLHAN )
İnsanın ilim ve edebi, en büyük varlığıdır. Eskimez, çürümez, kaybolmaz.(Mevlana)   
Düşündürebilmek, gelecek için üretilecek ürünün ana kapısıdır. ( Kazım İLHAN )
Birlikte siz, biz demeden, sıcak, sevecen ve mutlu birlikteliklerin bir arada olduğu sağlıklı neşeli yarınlar dilerim. Hoşça kalın...
KAZIM İLHAN
SOSYOLOG VE AİLE DANIŞMANI