Bazen yaşanan
çok ilginç
olayların
haber başlıklarında
"Kadere bak" ya da "Kaderin
böylesi"
gibi ifadeler
yer aldığında;
bu sözler
"Allah'ın gücüne
gider mi?"
diye
düşünmüyor değilim...
Öyle ya
Allah'ın izni olmadan
hiçbir şey
gerçekleşir miydi?..
Ancak, gazetenin
sayfa düzeninde;
olayı anlatabilecek
kısa başlık atmak
ve bunun da
haberin içeriğinden
kopmaması
gerekiyor...
Sıkıntının özü orada...
Allah, herkesin niyetini
biliyor, nasılsa...
Şimdi size anlatacağım
konu da böyle bir şey
aslında...
Samsun Valiliği,
Engelliler Günü'nde
o mücadele azmiyle
hayatı yakalamaya çalışan
insanlar ile ailelerinin
gönüllerine dokunmuştu...
Tevafuk bu ya!..
O gün; 3 Aralık'ta
Ladik İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nde
görevli bir memur
kadının da cenazesi vardı...
37 yaşındaki
Suna Coşkun,
ortopedik engelli olarak
Vezirköprü'de dünyaya gelmişti...
Doğup büyüdüğü Kızılkese köyü,
ilçeye 61 kilometre uzaklıktaydı...
İlk ve ortaokuldan
sonra liseye gitmek hatta
yüksek tahsil
yapmak, en büyük arzusuydu...
Ama bu nasıl olacaktı?..
Araç yok, yollar Allah'a emanet...
Tabii ki bir de işin içinde
maliyet var!..
Suna Coşkun, bu arzusuyla
imkansızı istiyordu
aslında...
Ancak, Vezirköprü'nün köylerinde
nice genç kızın
hayali Suna gibiydi...
Lise eğitimi görebilmek ve sonrasında
üniversiteyi kazanmak
istiyorlardı...
Çok zor bir işti ama
o kızların içinde
bir umut yeşermişti...
O umudun adı;
ilçede
eğitime büyük önem veren
ve bugün Samsun Vali Yardımcılığı
görevini yapan
dönemin kaymakamı Şevket Cinbir'di...
Cinbir de
bu işin zorluğunun
farkındaydı...
İlçede hem bir kız öğrenci yurdu yoktu
hem de o çocukların
öğrenim görmelerine
karşı çıkanlar çoktu...
Şevket Cinbir,
lise ve üniversite
okuma arzusuyla yanıp tutuşan
o kız çocuklarına,
"Kır çiçekleri" adını vermişti...
O günlerde ben de
hem Gazeteciler Cemiyeti Başkanı hem de
Anadolu Ajansı'nın bölge müdürüydüm...
Bir yandan Kaymakam Cinbir'in,
"Mucize" sayılabilecek
Zübeyde Hanım Kız Öğrenci Yurdu
yapımı için ortaya koyduğu
çabalara destek veriyor
diğer taraftan da
çocukların okumasına engel olmak isteyenlerin
tezviratlarına karşı onun yanında yer alıyordum...
Cinbir, yurdu tamamladı ama
bir süre sonra
tayini de çıktı...
Cinbir, uzun yıllar sonra
Samsun'a Vali Yardımcısı olarak atanmıştı...
Yazıya, "Kadere bak" ya da "Kaderin böylesi" 
anlatımıyla başlamıştık...
Benzer
başlığı atma durumunda olunan
bir olay daha çıktı karşımıza...
3 Aralık Dünya Engelliler
Günü'nde ölen
ortopedik engelli
memur Suna Coşkun, 
Vezirköprü'de
Cinbir'in
girişimleriyle
öğrenim görebilen
"Kır çiçekleri"nden
biriydi...
Ve "Kır çiçeği"
Suna Coşkun'u
son yolculuğuna
uğurlayanlar arasında, 
o dönemin Vezirköprü Kaymakamı
olan Samsun Valisi Yardımcısı 
Şevket Cinbir de vardı...
Hem de eşiyle birlikte...
Şimdi soruyorum...
Bir engellinin
3 Aralık'ta vefat etmesi ve 
onun hayata tutunmasını sağlayan
o dönemin kaymakamının da 
"Vali yardımcısı" sıfatıyla
cenazeye katılması
haberinin
anlamlı ve 
kısa başlığında,
"Kader" vurgusu
gerekmez mi?..