Dizginlenemeyen yüksek enflasyondan ötürü yoksullaşan, hayat pahalılığından oldukça hırpalanan  milyonlarca memur, emekli ve asgari ücretli maaş, ücret ve aylık artışlarının belli olacağı ocak ayını bekliyor.
AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılı öncesi eline geçen para ile sorunsuz yaşamını sürdüren dar ve sabit gelirli kitle, bugün açlık ve yoksulluk sınırının altındaki aylıklarla ayakta kalmaya çalışıyor.
Bir zamanlar “orta direk” sayılan memur ve işçi de günümüzde artık yoksullar grubuna girdi. Zira karı koca çalışsalar bile evlerine giren para 66 bin 533 TL olan yoksulluk sınırının gerisinde kalıyor. Daha düşük gelire sahip emekli, dul, yetim ve asgari ücretlinin durumu içler acısı. Kaybedenler Kulübü’nün doğal üyesi onlar. Hep yitiriyor, hep maddi sorunlarla boğuşuyorlar. Dört milyona yakın emekli, dul ve yetim insan onuruna aykırı 12 bin 500 TL tutarındaki aylıkla ölmemeye çalışıyor. 6-7 bin TL aylık alan dul ve yetimin durumu daha vahim. Zira yaşamın en ağır tokadını onlar yiyor. 
Hal böyle olunca milyonların gözü doğal olarak zam ayı olan Ocak 2025’e çevrildi. Yeni yıla kısa süre kala tuzu kuru bir avuç varsılın dışında alın teri ve emekli aylığı ile geçinenler için ocak ayı umut ayına dönüşüyor. Ne var ki aldıkları zam karşısında hep şoke oluyorlar. 
16. 5 milyon emekli, dul ve yetimle, 3 milyonu aşkın memura ocakta verilecek olası yüzde 15.45 ve yüzde 11.25’lik  zamların can yakan hayat pahalılığı karşısında son derece yetersiz kalacağı şimdiden belli. O nedenle aylık ve maaşlara ayrıca gönenç payı eklenmesi kaçınılmaz. Ellerine geçecek zamlı para, alev alev her yeri yakan çarşı pazar fiyatları karşısında şubat veya mart ayından itibaren güneş görmüş kar gibi eriyecektir.  
İşçi, esnaf, çiftçi ve memur  emekli aylıklarına ocakta yansıtılacak 6 aylık TÜFE artışı kasım ve aralık verileri ile netleşecek. Milyonlar şimdiden 3 Ocak 2025 Cuma günü açıklanacak TÜİK verisine kilitlendi.  Çalışırken vergisini ödeyen, sigorta primini aksatmayan emeklinin erinçli yaşam sürdürmesi analarının ak sütü gibi helal. 
Eğer işçi ve Bağ-Kur emekli aylıklarına a ocakta salt yüzde 15-16 arasında zam yansıtılırsa 12 bin 500 TL tutarında en düşük aylıkla geçinmeye çalışan dört milyona yakın emekli, dul ve yetim sıfır zam tehlikesi ile karşı karşıya kalacak. Her 6 ayda bir Hazine desteği ile en düşük aylıkları artırılan dört milyon emeklinin temel sorununa kalıcı çözüm bulunması için taban aylıkları gecikmesizin yaşanabilir düzeye yükseltilmeli. Ardından enflasyon zammı ve gönenç payı eklenmeli. Yoksa çok yakınılan bu sorun sürer. Memur ve memur emeklisine ocakta toplu sözleşme dahil yüzde 11.25 oranında zam söz konusu.
Her gün sokaklarda “geçinemiyoruz” diye haykıran ak saçlı eli öpülesi emekli insanca yaşanabilir aylık için şu taleplerde bulunuyor; En düşük aylık net asgari ücrete eşitlenmeli, 2000 yılı sonrası emekli olan SSK ve Bağ-Kur’luları kapsayacak yeni intibak yasası çıkarılmalı, 5510 sayılı yasada değişiklik gerçekleştirilerek aylık bağlama oranı 2008’den önce olduğu gibi yüzde 35’lerden yüzde 70’lere yükseltilmeli, çalışırken ödedikleri sağlık priminden ötürü aylıklardan kesilen sağlıkta hizmet katkı payı uygulaması sonlandırılmalı, net asgari ücretten az olmamak koşulu ile yılda dört aylık tutarında ikramiye ödenmeli, dini bayramlarda verilen ikramiyeler, her yıl enflasyon oranında artırılmalı, aylıklara yansıtılan ek ödeme tutarı yüzde 4-5’ten yüzde 8-10’a çıkarılmalı, yargının onay verdiği sendikalaşma hakkı için yasal düzenleme  yapılmalı.
Aylıkları yetmediğinden sonbaharlarında güvencesiz çalışmak zorunda kalan, ileri yaşlarında iş cinayetlerinde yaşamını yitiren, milli gelirden aldıkları pay yüzde 4.5’e dek gerileyen emeklinin talepleri son derece insancıl ve makul istemler. Emeği ile yıllarca ülke kalkınmasına omuz verdiler, sigorta primi ve vergilerini düzenli ödediler. Onlara ne verilse azdır.