Türkiye, 14 Mayıs’ta sandık başına giderek 13. Cumhurbaşkanı ile yeni vekilleri seçecek. Yakında seçim maratonu başlayacak, liderler meydana inecek.
Seçim öncesi her kitle gibi emeklinin de talepleri var. EYT yasasının hayata geçmesinin ardından 16 milyonu aşacak emekli, dul ve yetim sayısı. Seçimin sonucunu belirlemede oyları ile önemli rol oynayacaklar...
85 milyonluk nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan emekli sayısının önümüzdeki yıllarda 20 milyona ulaşması bekleniyor. Böylesine devasa kitle olmalarına karşın, toplumun en az gelirine sahipler ve çok düşük aylık alıyorlar. Hala 5.500 lira gibi para ile geçinmeye çalışanlar mevcut.
İntibak yasasının hayata geçirilmesi, en düşük aylığın asgari ücret düzeyine çıkarılması, yılda 4 aylık tutarında ikramiye ödenmesi, bayram ikramiyelerinin en az 3 bin liraya yükseltilmesi, sağlık hizmetindeki kesinti uygulamalarının sonlandırılması, ek ödeme tutarının artırılması, aylık bağlamada karma sistemden vazgeçilmesi, büyümede ve milli gelirden pay verilmesi gibi temel talepleri var.
Aylık artışlarının yanı sıra 2000 sonrası SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin intibak sorunu hep gündemlerinde. Aylıklarda göreceli iyileştirme sağlayacak intibak yasasının hayata geçirilmesi “olmazsa olmazları.” Aynı primi ödemeleri ve aynı yıl çalışmalarına rağmen bir kısım emekli yüksek aylık alırken, diğerininki çok düşük.
Aylıklarda eşitliğin sağlanması için kazançların güncellenmesi ve aylık bağlama oranlarında ortak sisteme geçilmesi gerekiyor. Ortalama prim kazançları, prim gün ödeme sayıları eşit olanlar saptanarak emekli aylıklarında farklılığın sonlandırılması şart. Bunu gerçekleştirmenin yolu da yeni intibak yasasından geçiyor. Son derece yaşamsal olan istemleri, yıllardır karşılanmıyor.
Seçim yaklaştıkça daha gür haykırmaya devam edecek, siyasilere seslerini duyurmaya çalışacaklar. Siyasi partiler 16 milyonluk dev ordunun temel taleplerine seçim beyannamelerinde ne denli yer verecek bakalım. Öyle ya, kullanacakları oylarla seçimin patronu onlar.
Dağınıklık, ayrışma, bir araya gelememe gibi nedenlerden ötürü siyasi otorite üzerinde yeterince baskı grubu olamıyorr. Bir bölümü dernek ve sendikalara üye olarak seslerini ve taleplerini duyurmaya çalışıyor. Lakin o sesler hükümet tarafından duyulmuyor.
Memur ve işçiler gibi toplu iş sözleşmesinden yararlanamıyorlar. Zira emekli sendikaları bu haktan yoksun. Hükümetin verdiği zam ve enflasyon artışı ile yetiniyorlar. Toplu sözleşme masasında yer alsalar yüksek zam edinecekleri aşikar.
Emekli dernekleri çok etkin değil hükümet üzerinde. Bir bölümü meydanlara çıkıp taleplerini haykırıyor, diğerleri basın açıklamaları ile emeklinin hakkını savunmaya çalışıyor. Ama o haykırışlar gerekli yerlere ulaşmıyor. Bir araya gelip ortak mücadele etseler siyasi irade karşısında daha güçlü olacakları kesin.
Dev orduyu andıran emekliler baskı grubu oluşturamamanın sorunlarını yaşıyor, yüksek enflasyon karşısında layık görülen yetersiz zamlarla geçinmeye çalışıyor.