Samsun Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından koordine edilen programda rehber öğretmenlere Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gökçe Nur Say ve Adli Tıp Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Turla tarafından “Çocuk İstismarı ve İhmali” konulu seminer verildi.

"TOPLUMSAL BİR KONU"

Seminerde ilk olarak konuşan Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Doç. Dr. Gökçe Nur Say, “Cinsel istismar toplumun her kesiminde, dünyanın her yerinde, toplumları sosyal ekonomik her düzeyinde görülüyor. Herkesi etkileyen toplumsal bir konu ve halk sağlığı sorundur. En sık görüldüğü yaş aralığı 8-11 yaş fakat her yaş aralığında görülebilir. Çok büyük bir kısmı da gizli kalmaktadır. 6 erkek çocuğunda 1’inin, 4 kız çocuğundan da 1’inin cinsel istismara çeşitli şekillerde uğradığı dünya genelindeki ve bizim ülkemize de uyarlanan veriler var. TÜİK’in bildirdikleri sadece ortaya çıkanlardır. Ortaya çıkanlar gerçekte olanın çok az bir kısmıdır. Ne yazık ki son 10 yılda çocuk istismarı bildirilenin 3 kat, suça sürüklenen çocukların da 2 kat arttığı TÜİK’in son açıkladığı verilerde yer alıyor. Dediğim gibi çok çok daha yüksektir. Ebeveynler ile çocuklar arasında bir güç dengesizliği var. Çocuklar daha zayıf, korunmaya muhtaç ya da ebeveynlerinin bakımına muhtaçtır. İstismar yapanlar ne yazık ki çoğu zamanla yabancı kişiler değildir. Çocuğun tanıdığı; akraba, komşu ya da aileden birisi oluyor. Yine küçük çocuklar istismarın ne olduğunu anlamıyorlar ya da küçük çocuklar kendilerine bir şeyler yapıldığını bilse de bunu sözel olarak ifade edemiyor. İstismar eğer aile içindeyse çocuk buna uyum sağlıyor. Bunun normal bir durum olduğunu ve her evde yaşanan bir şey olduğunu zannediyor. İşte bütün bu sebeplerden dolayı gizli kalabiliyor. Diğer sebepleri ise çocuk tehdit ediliyor ya da korkutuluyor olabilir. Çocuk kendinin suçlanacağını düşünerek bunu gizliyor olabilir” dedi.

Samsun'da hasat başladı! Kilosu 35 lira Samsun'da hasat başladı! Kilosu 35 lira

İSTİSMARIN BIRAKTIĞI İZLER VE BELİRTİLERİ

Doç. Dr. Gökçe Nur Say şunları söyledi: “Duygusal istismar az bilinen ama çok yaygın bir durumdur. Ebeveyn çocuğu yalnız bırakması, hor görmesi, aşağılaması, dalga geçmesi, lakap takması, sık sık çocuğun eksiklerini yüzüne vurması, aşırı baskı uygulaması ya da tam tersi aşırı koruyucu uygulamalar bunlar duygusal istismardır. Duygusal istismar aslında en yaygın istismar türüdür. Ruhsal olarak ciddi yaralar bırakan bir durumdur. Benlik saygısında düşüklük, özgüven sorunları gibi sorunlara neden açıyor. Diğer istismar türleri varsa mutlaka duygusal istismar türleri de buna eşlik ediyor. Fiziksel veya zihinsel engeli bulunan çocuklar, kronik hastalığı bulunan çocuklar istismar açısından daha fazla risk altındadır. Dağılmış aileler, madde bağımlılığı olan aileler, boşanmış anne baba, tek başına çocuk büyüten anne baba, yeterli sosyal desteği olmayan anne babalar ve en önemlisi anne ya da baba, birey kendi çocukluğunda istismara uğradıysa çok büyük ihtimalle aynı muameleyi kendi çocuğuna da gösteriyor. Çünkü nesilden nesile aktarılan bir durumdur. Çocuğa kötü muamele ve istismar nesilden nesile aktarılıyor. Ne gördüyse, ‘ben çocuğuma aynısı yapmayacağım’ denilse de çok büyük ihtimalle çocuğuna aynı şekilde davranıyor. En önemli risk faktörleri bunlardır. Depresyona girebilir. İçine kapanması, huzursuzluk, mutsuzluk, ders başarısında düşme gözükebilir. Ergenlerde alkol ve madde kullanımı yine cinsel istismarlarla ilişkili olabilir. Çocukların az bir kısmı hiç belirti göstermeyebilir. Göstermeyenlerin çocuğunda 1 veya 1,5 yıl içinde belirti çıkar. Özellikle sık gördüğümüz bir durum ise şöyle: Çocuk istismara uğradığı uzun bir süre fark etmiyor. Bunu bir oyun zannedebiliyor. Ya da büyük kişinin onu sevme şekli olduğunu zannedebiliyor. Ne zaman ki ergen oluyor. O zaman bunun ne anlama geldiğini, bunun bir cinsel istismar olduğunu fark edebiliyor. Uzun dönemde bunun izleri silinmediği için, ne yazık ki silmek, tamir etmek mümkün olmadığı için kişilik bozukluğu gelişiyor. Madde kullanımı, kendine zarar verme, kendini kesme, evden kaçma, rastgele cinsel ilişkiye girme gibi problemler yaşayabiliyor.”

"SAYISAL BİR ATIŞ VAR"

Adli Tıp Uzm. Ahmet Turla ise, “Avrupa Birliği ülkeleri içerisinde çocuk yaş grubunda en üstlerdeyiz. Orada yüzde 18-19’larda olan 0-18 yaş grubu çocuk sayısı bizde daha fazladır. Hanelerin yüzde 44,3’ünde 0 -18 yaş grubunda bir çocuk var. Hemen hemen toplumun yarısının evinde bir çocuk var. Kuruluş bakımındaki çocuk sayısına bakarsak 14 bin 141 gibi bir sayımız. 2021 verilerine göre en çok ölüm nedeni hârici yaralanmalar ve zehirlenmeler nedeniyle gerçekleşmiş. Esasında bütün çalışmalar gösteriyor ki buz dağının altı çok geniştir. Özellikle cinsel istismar olgularında ortaya çıkmayan, kapatılan üstü küllenen çok olay vardır. Onunda dışında 4 çocuktan 1’i istismara uğruyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2017 verisi en genel anlamda yüzde 23 fizik istismar, cinsel istismar kızlarda yüzde 18, erkeklerde yüzde 8, duygusal istismar hepsinde fazla yüzde 36, ihmal ise yüzde 16 gibi bir sayısal veri var. Esasında hepimizin bu tolum içerisinde dünyadaki bu sayılarla ilgili kafamızda bir oran var. Artıyor. Bu sayılar arttı ama istismar davranışı toplumda her zaman vardır. Biraz görünebilirliği arttı. Biraz da bu konuda çalışan profesyoneller olarak bizler güçlendik. Bizler artık bunu daha rahat ortaya koyabiliyoruz. Daha rahat adli süreci çalıştırabiliyoruz. 2021 yılında çocuk cinsel suçları ile ilgili 29 bin 822 dosya karara çıkmış. Yıllar içerisinde 20’li sayılarda 29 binlere çıkan bir dosya sayısı var. Sayısal olarak bir artış var” şeklinde konuştu.

SAMSUN HABER İLE İLGİLİ İÇERİKLERE GÖZ ATIN.

Editör: Rahşan Çelik