Son olarak Amasra’da 42 can alan iş cinayetlerinin önlenemez yükselişi sürüyor.
Ülkenin onulmaz kanayan yarası ve cinayete dönüşen iş kazalarında günde ortalama 5 emekçi yaşamını yitiriyor. Bir türlü birincilik kürsüsünden inemediğimiz kazalarda Avrupa şampiyonluğunu hiçbir ülkeye kaptırmıyoruz. Yanı sıra, dünya üçüncülüğü gibi kötü tabloya sahibiz.
Her gün 5 işçi sabah sağ çıktığı evine dönemiyor, ardından gözü yaşlı aileler bırakıyor. Ekmeği peşinde koşan garibanlar ihmalin, önlemleri ıskalamanın, yetersiz denetimin ve patronların aşırı kar hırsının kurbanı oluyor. Amasra’da 42 ailenin ocağını söndüren iş cinayetinin yetersiz önlemlerden ve işlevini yitiren ocak havalandırma sisteminin değiştirilmemesinden oluştuğu incelemeler sonucu saptandı.
Çocukları yetim, eşleri dul bırakan o kahrolası kazanın ardından bazı sorumlular tutuklandı. Keşke canlar yitirilmeden gerekli önlemler alınsaydı da iş cinayeti meydana gelmesiydi. Keşke emekçiler en üretken dönemlerinde yaşamlarını yitirmeden denetimler gereğince yapılsaydı. Keşke imzaladığımız Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) madenlerde yaşam odası kurulmasını zorunlu kılan 176 sayılı sözleşmenin gereği önceden yerine getirilseydi. Ama olmadı garibanlar göçtü dünyadan.
İş cinayetlerinin ülkemizde ne denli ürkütücü boyuta ulaştığını ve çok sayıda emekçiyi yaşamdan kopardığını araştırmalar kanıtlıyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİGM) raporuna göre, son 20 yılda en az 30 bin 224 emekçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.
Yasalara göre bir emekçinin haftada çalışabileceği en yüksek süre 45 saat. Fazla mesai ile en fazla çalışabilir süre ise 60 saat. Bir işçi haftanın 6 günü 10 saat çalışabilir. Buna göre, sıkı durun her 2.5 saat çalışma süresinde bir emekçi iş kazalarının kurbanı oldu. Ne denli vahim ve düşündürücü olgu ile karşı karşıya bulunduğumuzu ortaya koyuyor İSİGM’in raporu.
2003 yılında 811 olan iş kazası sayısı 2021 yılında 2.170’e yükseldi. Bu yılın 10 ayında 1.521 işçi yaşama veda etti. Yine bu yılın 10 ayında 14 yaş altı 22 çocuk çalışırken öldü. 15-17 yaş arasında ise 32 çocuk hayatını kaybetti. Salt yetişkinler değil çocuk emekçilerin canını da alıyor önlenemeyen iş cinayetleri.
Avrupa ülkelerinde bu denli ucuz emekçi ölümleri yaşanmıyor. Türkiye’de de artık tedbirler ıskalanmadan alınmalı ve önlenebilmeli katliam niteliğindeki iş kazaları. Yerin yüzlerce metre altında veya diğer iş kollarında üç beş kuruşa alın teri akıtan emekçilere yazık değil mi? “Kader” denilip geçiştirilmemeli...