"Yerel marketlerden alışveriş yapalım" dedik de
"soyulalım" demedik!..
Zincir marketlerle,
yereller
arasındaki
temizlik maddeleri başta olmak
üzere
birçok üründe
fiyat farkı var!..
Belki hepsi değil ama
fiyatlar
genellikle böyle...
Yüklü alışverişlerde
cep yakan
rakamlar ortaya çıkıyor...
Tanıdık bir
marketçiye
bunun nedenini sorduğumda,
izah etmeye çalıştı...
Zincir marketler,
büyük alımlar yapıp,
neredeyse peşine yakın ödemede bulundukları için
yüksek indirimlerle mal
alıyor ve
bu ürünleri de
depolama imkanları
bulunuyor...
Artan fiyatlar karşısında
zincir marketler
stokları nedeniyle
çok etkilenmiyor,
hatta yüksek kazançlar elde ediyor.
O yüzden de
yereller ile zincir marketler
arasında fiyat farkı oluşuyor...
Samsun da dahil olmak üzere
Türkiye'nin çok sayıda ilinde
yerel marketler
ayakta kalma mücadelesi veriyor...
Vatandaşlar, fahiş fiyat uygulamalarıyla öfkeli oldukları
halde zincir marketlerden
haftalık ya da
aylık alışverişlerini
bu nedenle yaparken,
acil ihtiyaçlarını da
yerel marketlerden
karşılıyor...
Marketçi arkadaşın
anlattıkları mantıklıydı,
diyecek sözüm yoktu...
Vahşi kapitalizm,
"büyük balığın küçük balığı yutması"
değil miydi?..
O yüzden de Tarım Kredi Kooperatifleri,
TMO ve üretici birliklerinin
kurulmasıyla
hem çiftçi hem de tüketicinin
korunması sağlanmak istenmişti...
Yaşanılan süreçte,
bu politikanın ne kadar
doğru olduğu
bir kere daha
ortaya çıkmadı mı?..
Bugün enflasyon rakamları
açıklanacak!..
Çarşıya pazara çıkan
fiyatların farkında zaten de
anlamadığım nokta,
Türkşeker'in
şeker kullanımının
en yoğun olduğu Ramazan ayında
yüzde 31 zam yapmasıydı...
Zamlar bir ay sonrasına
ertelenemez miydi?..
Herkes fırsatçılardan yakınıyor
ama bu da benzer bir durum değil mi?..
Dünyanın enflasyon sarmalından
çıkmak için
verdiği mücadele ortada...
Vatandaşın hali de...
Bu labirentten
kurtulmak için
başta iktidar ve muhalefet olmak üzere
toplumun her kesimi
"siyasi dırdırı" bırakıp,
ne yapılması
gerektiği konusunda,
kafa yormak zorunda...
Yoksa gidişat iyi değil!..
Birtakım insanlar,
çarşı pazar yangın yeri iken,
mahallenin
aşüftesi gibi
aynada saç taramaya
kalkışırsa,
bu vatandaşla alay etmek olur!..
Ülkenin içinde bulunduğu
durumla ilgili olarak gerçekten
dertlenenler,
"karın doyurmayan boş laflar" yerine
sorumluluk
duygusu içinde
davranmalı...
Yani, herkes hangi siyasi
yelpazenin içinde
yer alırsa alsın;
sorunun
değil, çözümün
bir parçası olmak zorundadır!..
Gerisi, eskilerin deyimiyle,
"lafügüzaftır", boş sözdür!..