Tarım ve Orman Bakanlığı,
taklit ve tağşiş
ürünleri satan firmaları
"Teşhir" etmeye devam ediyor...
Yoğurttan tereyağına,
salçadan
zeytine,
çaydan
peynire, sucuktan pastırmaya,
köfteden, lahmacuna, kebaba ve
şampuandan
deterjana kadar
her şeyde hile
var...
Geçende bu köşede,
"Hapis şart artık!"
başlığıyla halkın kandırıldığını
böyle dile getirmiş, bu yüzsüzlere karşı "Para cezası"nın
caydırıcı olmadığına dikkat çekerek, adil yargılamayla
"Hapis" cezası uygulanmasını istemiştim...
Çünkü, bu sahtekarlar
para cezalarından da
korkmuyor Allah'tan da...
Yıllar önceydi...
Haber Medya Grubu'nun hem ortağı hem de İcra Kurulu
Başkan Yardımcısı olduğum
dönemde, değişik
meslek
gruplarından
genç iş insanları ziyaretime
gelmişti...
Laf lafı açarken,
süt ve süt ürünleri
fabrikası olan genç iş adamına
"Tereyağı"ndaki hileyi sormuştum...
"Ben tereyağı yapmıyorum" diye
söze başladı.
"Bunun bir makinesi var,
1 kilo tereyağından
3 kilo ürün alınıyor"
dedi ve ekledi:
"İstesem yapardım ama
bu parayı çoluk çocuğuma yediremezdim. Allah'tan korkarım"...
Sonrasında da
bu tereyağlarının
bazı marketlerde
ve genellikle de
pazarlarda,
köylü kadınlar tarafından
yağın üstüne kaşık izleri
bırakılıp,
satıldığını anlattı...
O genç iş insanının bu dürüstlüğü
karşısında duygulanmış, aynı zamanda da
umutlanmıştım...
Ve bir kere daha anlamıştım...
Bu memleket,
her şeye rağmen
yüreğinde
insan sevgisi ve Allah korkusuyla kötülüklerden
uzak duranlar sayesinde ayaktaydı...
Yaşananlara bakıp,
yılgınlığa düşmemek
gerekir...
Ne Allah'tan korkan ne de
kuldan utanan
insanlara,
"Para cezası" ödül sayılır...
Yapılması gereken şey,
devletin
sapla samanı ayırmasıdır...
Maide suresi 100. ayette;
"Kötünün çokluğu sana tuhaf gelse de
iyi ile kötü bir değildir" deniyor...
Adil yargılamayla
hapis cezası uygulanmadığı
takdirde,
kötü ile iyi
arasında
fark kalmayacak ve
Allah'tan korktuğu için
hileli tereyağı üretmeyen
Samsunlu genç iş insanına
haksızlık yapılmış olacak!..
Ceza varsa, "Ödül" de olmalı
ve bu namuslu insanlar da
topluma
tanıtılmalıdır...
Acı olan şey,
herkesin temelinde olması gereken
vasfın,
insanları ayrıcalıklı hale
getirmesidir!..
Ne günlere geldik!..