Ortalık tezvirattan geçilmiyor...
Mazisi bilinen bazı
insanların,
kısa sürede
büyük varlıklara kavuşmasıyla
ilgili olarak;
kimi
"hırsız"
kimi
"rüşvetçi" kimi
"kaçakçı"
kimi "uyuşturucu baronu"
kimi de "kara para aklayıcısı"
yaftasını
yapıştırıyor...
Gerçekten de durum
böyle mi?..
Onu bilemem ama
sonradan
görme
çapulcuların
sosyal medyadaki
"arsız" hal ve hareketleri,
insanı çileden çıkarıyor...
Bu da başka!..
Asıl soru şu:
"Bu varlıklı insanların
arasında
alın teri ve emekle
zengin olan
hiç kimse yok mu?"...
Sosyal medya şarlatanlarını
saymıyorum;
son zamanlardaki zenginliklerden
söz ediyorum...
Ne yazık ki,
toplumun önemli bir bölümü,
böylesine
büyük zenginlikleri
şaibeli buluyor...
O insanlar da
tıpkı ünlü Fransız yazar
Balzac gibi
"Her büyük servetin altında bir üçkağıt yatar" diyor adeta...
Bu çarpık
düzen;
insanlık
tarihi kadar eskidir
aslında...
O kadar gerilere
gitmeyelim...
Nasılsa her şey ulu orta
meydanda...
Oysa, bazı insanlara
yapılan yerli-yersiz
suçlamaları ortadan
kaldırmanın
ve kamuoyunu doğru
bilgilendirmenin
bir çaresi var...
Tabii ki "Nereden buldun?"
sorusudur bu...
Gelir Vergisi Kanunu'nun, 82/2. maddesi, 9 Ocak 2013 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 4783 sayılı Kanun'la kaldırılmasaydı;
“Bildirilmeyen ve vergisi ödenmeyen bir gelirle tasarruf edildiği tespit edilen mal ve haklar, safi irad olarak” kabul edilecekti...
ABD ve
birçok Avrupa ülkesinde
devletin ilgili kurumları,
mal varlıklarında
artış görülen
kişileri,
“vergi" yönünden inceliyor...
Vergi ödenmemişse, sorgulanıp
gerekli tahsilat yapılıyor ve cezası veriliyor...
Bu konuda en yaygın
hikaye,
ünlü mafya
lideri İtalyan asıllı
Al Capone'ye
aittir...
Tarihin en ünlü mafya liderlerinden Al Capone,
1920-1933 yılları arasındaki ABD'de alkol yasağından yararlanarak,
büyük servetin sahibi oldu. 1929 yılında
Amerikan ekonomisinin zor günler yaşadığı "Büyük Kriz"
dönemindeki fırsatları lehine
çevirerek,
müthiş bir zenginliğe
kavuştu...
Resmi işi
"ikinci el mobilya satıcısı" olan
Al Capone, 17 Mayıs 1929'da ruhsatsız silah taşımaktan sekiz ay hapis cezasına çarptırıldı.
Diğer suçlarından yakalanamadığı için 1931'de vergi kaçakçılığından hapse girdi...
Gördünüz mü, nelerin olabildiğini?..
Vergi kaçırmak,
hala büyük bir suç Amerika'da...
Yıllarca "Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır" deyip durduk ama
o ödenen
vergilerin
bizlere "Yol, su, elektrik, okul ve hastane olarak
geri döneceği"ni
bilmemize rağmen
bu yatırımları
engellemek için
deyim yerindeyse kırk takla attık!..
Büyüğü küçüğü yok,
herkes vergi ödememek
için direniyor...
Bir de
iktidarların
vergi afları dışında
özel
kapsam içinde
tuttuğu
şirketlere tanıdığı
ayrıcalıklar...
Ülke ekonomisinin
halini anlatmama
hiç gerek var mı?..
Para olsaydı;
devlet
yolu, köprüyü,
limanları ve hastaneleri
mevcut yöntemle mi
ihale ederdi?..
Parayı veren
karşılığını fazlasıyla
alıyor elbette...
Tasarruf tedbirlerinin ciddi biçimde
uygulanması
ve
üretimin artırılmasının
ardından
gerçek bir vergi adaleti
sağlanırsa,
bu ülkede çok şey değişir!..
Ama bütün bunlar
"Nereden buldun?"
diye sormadan olmaz!..
Bu durum;
alın teri ile
geçinen ve
üretenlerin uğradıkları
haksızlıkları giderdiği gibi
gayrimeşru
kazanç hesabı içinde olanları
da yıkar!..
Bu aynı zamanda
son aylarda
sosyal medya
hesaplarından
milleti çileden çıkaran
yüzsüzlerin de
önünü keser!..
Böylece,
türedi zenginler
değil;
alın teri ve emekle
kazananlar, bizim çocukluk yıllarımızdaki
gibi yeniden baş tacı edilir...
"Nereden buldun?"
sorusu;
devletin vergi
gelirlerinin
yanı sıra
toplumdaki
ahlaki yozlaşmayı da
bitirir...
İtirazı olan var mı?..