Çarşamba Şeker Fabrikası,
yıllardır
atıl vaziyetteydi...
Bir ara bakım yapılıp yeniden
açılacağı
gündeme gelse de
öylece kaldı...
Aslında,
Çarşamba Şeker Fabrikası'nın
hazin bir öyküsü vardır...
Rahmetli Erbakan tarafından temeli atıldığında da
"yalan" diye eleştirilmişti...
Yapımı 1977'de ihaleye çıkarılan
fabrika, 1989 yılında hizmete açılabilmişti...
14 yılı aşkın süre
atıl kalan
Çarşamba Şeker Fabrikası,
hem istihdam
hem de üretim açısından
ilçeye hayat vermişti...
Hatta rahmetli Erbakan,
2003 yılında
fabrikanın satılma
kararına karşı çıkmıştı...
Sonrasında iki kez
satış ihalesi iptal edilmişti...
Yeniden açıldı, açılacak
derken;
fabrika arazisinin
bir parçası,
Çarşamba OSB'ye
verildi...
Şimdi o bölgede,
fabrikalar yükseliyor...
Şimdilerde ise
fabrikanın
MKE'ye devredilmesi
konusunda
itirazlar var...
Çarşamba Ovası'nın bereketli
topraklarında
hem ülke tarımı
hem de
üreticinin
kaybı konuşuluyor...
Keşke bu tartışmalar,
tarım alanları
imara açılmaya başlandığında
ve kirlilik yarattığı için bir süre önce geçici olarak kapatılan
Eğercili'deki
biyokütle enerji santrali ve
diğer
fabrika
binaları yükselirken yapılsaydı...
Böyle bir
itiraz da ortaya çıkmayacaktı...
Her fısatta
yazıyor ve hatırlatıyorum....
Çarşamba'da büyük ölçüde istihdam yaratan
iki büyük firma vardı. Biri Çarşamba Şeker Fabrikası
diğeri de Menteşoğlu Şirketleriydi...
İlçede emekli olan insanların çoğu, bu iki büyük işletme sayesinde
başka diyarlarda iş aramak yerine memleketlerinde kaldı...
Şu anda ikisi de yok!..
Fındık fabrikaları da olmasa
ilçede çok sayıda
işçi çalıştıran
firma bulmak zor!..
O yüzden; Çarşamba'da atıl vaziyetteki fabrikanın
yerinde MKE'nin
üretime geçmesi,
iş ve aş bakımından
bir avantaj olacak...
Ayrıca, MKE ile birlikte
tedarikçi firmalar da
ilçeye gelecek ve istihdam yaratacak...
Allah, kimseyi evine ekmek
götüremez duruma düşürmesin!..
İlçedeki gençler ne yapacak, nerede iş bulup çalışacak?..
Ailelerinden ve tüm sevdiklerinden ayrılıp
gurbete mi gidecek?..
Meseleye bir de bu açıdan bakmak gerekir...
Ve sonuçta MKE,
ovanın ortasına
kurulmadı...
İtirazı daha çok, devletin bile kirlilik yarattığını
tespit ettiği
işletmeler için yapmak
daha doğru olur, diye düşünüyorum...
5-10 değil, ilk etapta
200-300 kişinin
çalışacağı bir
milli işletmeden
söz ediyorum...
Yanlış anlaşılmasın elbette...
Tarım ve hayvancılığı önemsemiyor değilim,
bir durum tespiti yapmaya çalışıyorum...
Rahmetli Demirel, Sakarya'da "tarım arazisi" diye
yapımına karşı çıkılan bir büyük otomotiv fabrikası için
"İstesinler, Çankaya Köşkü'nün bahçesini vereyim"
demişti...
Baca filtreleri
mükemmel ve kirliliği en asgari
seviyede bulunan
işletmelere
karşı çıkanlar,
Almanya'nın Berlin şehrinin
göbeğinde,
devlet ve STK'lar
tarafından
7/24 takip altında tutulan termik santralleri incelerse; ne demek istediğim daha iyi anlaşılacak
sanırım...
Mesele, daha çok "kazanma" hırsıyla
çevresel değerlerin
göz ardı edilmesinde...
Ekmek de önemli!..
Necdet Uzun yazdı: Ekmek önemli...
