Necdet Uzun yazdı: Çareyi birlikte aramak!..

Abone Ol

Herkesin kendi gerçeği var...
Çoğu kimse,
etrafta olup bitene
bakmıyor bile...
"At gözlüklü"
tipler, ortalıkta
cirit atıyor...
Sözün bittiği yerde de
ağır hakaretler
başlıyor...
Bu ülkede,
"hakaret özgürlüğü"
tüm özgürlüklerin üstünde...
"Trol hesaplar"
aleni biçimde
ana-avrat dümdüz gidiyor...
O hesap sahibi
bulunabilirse
dava açılıyor...
Davanın sonuçlanması da
aylar sürüyor...
Davalının
bir de parası
çoksa,
ön ödemeyle
sabıka bile almadan
kurtulabiliyor... 
Bu gidişat
karşısında,
her sağduyulu 
insanın
endişelenmemesi
mümkün değil...
Toplumda,
giderek
kök salan
ayrışmaların
körüklenmesi ise
daha da can sıkıcı...
"Kaynaşmış toplum" özlemi,
bu yozlaşmanın
cenderesine sıkıştırılınca;
asırlık kardeşlikler,
yarin yanağından gayri
her şeyin paylaşıldığı
dostluklar,
açken tok yatılamayan
komşuluklar
ezilip, yok ediliyor...
Kürt-Türk, Alevi-Sünni
kavgalarının
bedelini
hem maddi hem de manevi anlamda
ağır ödemedik mi?..
Türkiye'nin terörle mücadelede
kaybettiği binlerce canın
acısı, tüm tazeliğiyle
yürekleri
sızlatmıyor mu?..
Ya bu mücadelede
harcanan
milyarlarca dolar
para?..
Bu parayla
yüzlerce hastane, okul,
yurt, fabrika,
konut, bölünmüş yol, köprü ve
demiryolu hattı
yapılmaz mıydı?..
Bu parayla emeklilere
ihtiyaçlarını
karşılayabileceği
maaşlar bağlanmaz mıydı?..
Devletin memuru
ve işçisi, 
emeğinin karşılığını
almaz mıydı?.. 
Dün toplumu farklı tanımlamalarla
ayrıştıran
"üst akıl"
bugün
başka argümanlarla
karşımıza çıkıyor...
Söyler misiniz;
nasıl olduk da
ölülerin arkasından
"lanet" okuyan
bir toplum haline geldik?..
Böylesine kin ve nefret
duygularının
ağırlığıyla
hayatın güzellikleri
nasıl yakalanacak?..
Ülkenin içinde
bulunduğu sorunlar
çözülemeyecek gibi değil...
Her şey ortada...
İktidarından muhalefetine
herkes bir araya gelip,
bu kamplaşma çabalarına
son vermenin
çaresini bulmak zorunda...
Öyleyse Yunus Emre'nin o
çağrısını tekrarlayalım:
"Gelin tanış olalım.
İşi kolay kılalım,
Sevelim sevilelim,
Dünya kimseye kalmaz"
...