Her yıl binlerce kişiyi yaşamdan koparan silahlı şiddet olayları, önü alınamaz biçimde tırmanıyor.
Öylesine çığırından çıktı ki bireysel silahlanma, neredeyse toplumda güç gösterisine dönüştü. “Onda var da bende niye yok” diye yasa dışı edinebiliyorlar. Beline silahı takan “dünyayı ben yarattım” edasıyla sağa sola gösterişte bulunuyor. Her gün yaşamın tüm alanında sokakta, işyerinde, evlerde aklını yitirmiş kişiler tarafından kontrolsüzce sağa sola ateş açılıyor.
Birine, “Gözünün üzerinde kaşın var” demeye gelmiyor. Öfkeye bürünmüş gözü dönmüşler tartıştığı hiç tanımadığı birine acımasızca kurşunları saydırabiliyor. Trafikte olsun, çalışma ortamında olsun veya aile ortamında olsun ateşli silah, savunmadan çok suç aracı olarak kullanılıyor.
Oysa yasalara göre ateşli silah taşıyacak kişiler belli. Taşıma ruhsatı da gerekli koşullar uyarınca hak sahibi olanlara veriliyor. Lakin ilgisi olmayanlar ya ruhsatlı ya da kaçak silah alabiliyorlar. Daha titiz inceleme sonucu ilgili kişilere verilmeli bir anlık öfke sonucu faciaya yol açabilecek o silahlar.
Oğlu Umut’un silahla öldürülmesinin ardından bireysel silahlanmaya karşı mücadele başlatan Nazire Dedeman Çağatay’ın kurduğu “Umut Vakfı”’nın verilerine göre, 2021 yılında Türkiye’de medyaya yansıyan 3 bin 801 silahlı şiddet olayı sonucunda 2 bin 145 kişi yaşamını yitirdi, 3 bin 896 kişi de yaralandı. Bu olayların 3 bin 172’sinde ateşli silahlar, 629’unda kesici aletler kullanıldı. Yine geçen yıl 280 kadın cinayetinden 134’ü ateşli silahlarla işlendi.
Bireysel silahlanma ürpertici şekilde her yıl artıyor. 2018 yılında 10 bin 869’u bulundurma, 39 bin 516’sı taşıma olmak üzere verilen ruhsat sayısı toplam 50 bin 385 iken bu rakam 2021 yılında 16 bin 495’i bulundurma, 41 bin 234’ü taşına olmak üzere toplam 57 bin 729’a yükseldi. Kayıtlı olanların dışında milyonlarca kişi de ateşli silah taşıyor her an tehlikeye davet çıkarırcasına.
Bu veriler toplumun ne denli silaha ilgi duyduğu ve onu güç gösterisi olarak kullandığını kanıtlıyor. Ateşli silahların kontrolsüz ve keyfi kullanımı sonucu aile facialarına toplumsal şiddete ve can kayıplarına yol açtığı medyaya yansıyan haberlerle görülüyor. Her gün ölüm her gün ayrı bir acı.
Korkutucu hale dönüşen bireysel silahlanmanın önünün alınabilmesi için daha sert önlemlere gereksinim var. Ne ki, “Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmelik” de 19 kez değişiklik gerçekleştirildi. Son düzenlemeyle “Hiçbir şekilde ruhsat verilemeyeceği” ibaresi çıkarıldı ve silah ruhsatı alabileceklerin listesi genişletildi, bireysel silahlanmanın önü açıldı.
Ruhsatsız av tüfeği sahibi olmanın cezası, sadece 944 lira idari para cezası. Oysa bu tüfek kasten öldürmeden yağmaya kadar kullanabiliyor. Birçok suçta yer alan silahların engellenebilmesi adına ruhsatsız taşıma ve amacı dışında kullananlara ağır hapis cezası öngören yasal düzenlemeye ihtiyaç var. İdari para cezası yetmiyor ve yıldırmıyor.
Ocaklara ateş düşüren, kadınları katleden, soygun ve gaspta kullanılan o silahlar kahrolsun. Toplumsal barışın bireysel silahsızlanmayla sağlanacağı gerçek...