Emekçi ücretlerinin yüksek vergi dilimlerinden ötürü yılın ikinci yarısında düşmesine yönelik hoşnutsuzluk, iyiden iyiye arttı.
İşçi sendikaları konfederasyonları Türk-İş, Hak-İş ve DİSK’in ardından patron sendikalarının tepe örgütü Türkiye İşveren Sendikaları da (TİSK) bu konudaki hoşnutsuzluğunu açıkladı. İşverenler, işyerlerinde erincin sağlanması için çalıştırdığı işçinin hakkını alabilmesi gerektiğinin ayırdında.
Özellikle sendikal örgütlenmenin olduğu işyerlerinin sahipleri, bu ayrıntıya dikkat eder. Kayıt dışı ve sendikasız işyerlerinde emekçinin hakkını yeterince alamadığı sır değil. O işverenler, emekçiyi düşük ücret politikası ile sosyal güvenceden yoksun istihdam ederler. Kuşkusuz bunda yaygın işsizlik etkilidir. Kayıt dışı istihdam çalışma yaşamı ve ekonominin giderilemeyen baş ağrısıdır.
İşçi konfederasyonu Türk-İş ile işveren konfederasyonu TİSK, gelir vergisi dilimlerinde çalışanların çıkarına düzenleme yapılması için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a mektup gönderdi. Türk İş Genel Başkanı Ergün Atalay ile TİSK Genel Başkanı Özgür Burak Akkol’un imzasını taşıyan mektupta vergi dilimleri nedeniyle ocak ayında 10 bin lira alan bir işçinin eylül ayında eline 9 bin 100 lira geçtiği vurgulanarak vergi dilimlerinin değiştirilmesi istendi.
Çalışanın ücretinden kesilen vergi oranının ocak ayında yüzde 15 iken ağustos ayında yüzde 27’ye çıktığına dikkat çekilen mektupta, bu nedenle eline geçen net paranın azaldığı belirtildi.
Mektupta, gelir vergisi tarifesinin ilk basamağının geçmiş yıllarda olduğu gibi yıllık asgari ücret brüt tutarının (fazla mesai, yol, yemek, yakacak yardımları gibi ek ödemeler dikkate alınarak) belirli bir miktar üzerinde tespit edilmesi, diğer vergi tarife oranlarının da ilk dilim baz alınarak, çalışan lehine güncellenmesi talep edildi.
Ülkemizde adaletli vergi sisteminin olmadığı aşikar. Herkesten kazancı oranında vergi alınmıyor. Çalışanlar vergide “Kümeste hazır kaz” gibi görülüyor. İşçi ve memur vergiyi düzenli peşin öderken, bazı işverenler çalıştırdığı işçi kadar bile vergi vermiyor. Sistem sürekli emekçi aleyhine işliyor. Öyle ki sağlanan teşvik ve olanaklarla işverenler vergiden muaf oluyor, primleri azalıyor.
Gelir vergisinin yanında günlük yaşamda Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve Katma Değer Vergisi (KDV) gibi dolaylı vergiler de çalışan kadar emekliyi de zorluyor. Türk- İş, Hak-İş, DİSK ve TİSK’in yakındığı gibi çalışanlar lehine adil ve herkesin kazancı oranında ödeyeceği vergi düzenlemesine şiddetle gereksinim var.
Tabii kayıt dışı ekonominin kayıt içine alınması da şart. Böylelikle devlete önemli tutarda vergi ve prim geliri sağlanacak. Yüzde 32 düzeyindeki kayıt dışı istihdam nedeniyle emekçi ve devlet yitirirken buna çanak tutan bazı açıkgöz işverenler kazanıyor...