Gelir dağılımında adalet ancak adil bir sistemle gerçekleşir

Abone Ol

Ülkemizde geçen aralık ayını içeride asgari ücret dışarıda Suriye gündemiyle geçirdik. Ve geçen hafta asgari ücret açıklandı.
Bir önceki yazım da o konudaydı. Bu yazımda birkaç satır da olsa bahsedip esas BÜYÜK RESME bakmaya sizi davet edeceğim.
Diyeceğim o ki açlık sınırının altında bir maaşla insanları geçinmeye terk etmek, insafla bağdaşır bir şey değil. Kim bu açlık sınırının altında geçinmeye terk edilenler sayıları önemli değil. Bir kişi de olsa milyonlarca kişi de olsa fark etmez. Eğer HZ Ömer ruhuyla davrandığınızı iddia ediyorsanız, bir kişiyi dahi açlık sınırının altında bırakamazsınız.
Asıl ve temel sorun, aslında gelir dağılımındaki adaletsizliktir. Gerçi bu sistemde kapitalist bir düzende adalet aramak da aslında temel yanlışımız. Bunu elbirliği ile kabullenmemiz gerekmektedir.
81 milyonun kardeşçe yaşayacağı ve kimsenin hukukuna tecavüz etmeden, kul hakkına girmeden yaşayabileceği bir ekonomik bir sistem oluşturmak gerekmektedir. Bunun da temel şartı, faizci sistemi terk etmektir. Müslümam olan bu halkımızın günaha batmadan yaşatılması zaruretidir.
Merhum başbakanımız Prof. Necmettin Erbakan bakınız bu konuda adil bir ekonomik düzene olan ihtiyacı nasıl ifade buyurmuşlar: Adil Düzen’de faiz olmaz. Çünkü faiz, haksızlıktır, zulümdür. Üretmeyenlerin üretenlerin elinden faiz miktarı kadar malı zorla almalarıdır. Kapitalist Düzen’de faiz nedir? Malı üretiyorsunuz, toplumun faydasına arz ediyorsunuz. Buna karşılık üretiminize eş değer tüketme hakkınızı gösteren senedinizi yani paranızı alıyorsunuz. Kapitalist Düzen’de bu parayı bir bankaya koyuyorsunuz. Bir yıl sonra faizinin ilavesi ile beraber bu para size iade ediliyor. Siz bu bir yılda yeni bir üretim yapmadınız. Buna mukabil size üretim yapmadan ilave bir tüketim hakkı veriliyor. Kapitalist Düzen, bu tüketim hakkını nereden veriyor? Ya açıktan para basarak veriyor. Bu takdirde bu herkesin hakkını alıp size vermek demektir. Çünkü açıktan basılan para arz-talep kaidesine göre mevcut malların fiyatlarını yükseltir. Veyahut da başka bir üretenin hakkını alıp size vermektedir. Bu da o kimsenin yani üretenin, yani emekçinin, yani fakir fukaranın hakkını alıp, getirip size vermek demektir. Her ikisi de haksızlıktır ve zulümdür. Bunun için faiz yiyen insan, fakir fukaranın gözyaşını içen, etini ve kanını yiyen insan gibidir. Kan içen bir vampir durumundadır. Saadeti başkalarının ıstırabında arayan insan durumundadır.
Yaşadığımız ekonomik sıkıntılarımızı, bundan daha iyi nasıl izah edebiliriz?..