Hayat pahalılığı altında en çok ezilen, satın alma gücü giderek dibe vuran emekli, yaşadığı sorunların çözümü ve talepleri için neredeyse her gün meydanlarda siyasi iradeye çağrıda bulunuyor.
Ne ki gür sesle haykırmalarına karşın çığlıklarını bir türlü duyuramıyor. Siyasi irade 14 milyonluk kitlenin sitem dolu haykırışını görmezden geliyor. Öylesine sorunlar yumağı içinde ki milyonlarca gariban insan, umarsızlıktan ne yapacağını bilemiyor.
Tek çareyi yasal demokratik haklarını kullanarak meydanlara çıkmada buluyor. 3.500, 4.500 lira gibi komik aylıkla geçinemediklerini, evlerine temel gıda ürünü alamadıklarını, soğukların bastırdığı bu günlerde yüksek fatura korkusundan kombiyi açamadıklarını, battaniyeye sarınarak ampulleri kapalı evlerde oturduklarını hallerinden anlayan bir avuç televizyon mikrofonlarına anlatabiliyorlar.
Onların sesini, dert yüklü konuşmalarını anlı şanlı medya kuruluşları görmüyor. Dediğim gibi azınlıkta kalan halkın yararına yayın yapan televizyon ve yazılı medya yakınmalarını kamuoyuna, tabii hükümete duyurmaya çalışıyor. Oysa bu insanlar yıllarca çalıştı, ter akıttı, vergisini ve primini düzenli ödedi. Hiçbir yolsuzluğun ve yasa dışı işlerin içinde olmadı. İstedikleri tek şey insan onuruna yaraşır aylığa kavuşmak.
14 milyon emeklinin temel talepleri ana başlıkları ile şöyle;
“ Öncelikle 3.500 liralık en düşük aylık yakında saptanacak net asgari ücrete eşitlenmeli. 2000 sonrası emekli olan SSK ve Bağ-Kur’lunun aylıklarını düşüren karma sistemden vazgeçilerek tek bir aylık sistemine dönülmeli. Aylığı gerileten TÜFE’ye endeksli yüzdeli yerine seyyanen zam uygulamasına geçilmeli, refahtan pay verilmeli.
Aylık ve sosyal ödemelerde norm ve standart birliğinin sağlanması için gösterge sistemine geçilmeli ve alt sınır aylık bağlama oranı yüzde 70 olmalı. Vergi iadesinin yerine getirilen ve yüzde 4-5 arasında değişen ek ödeme yüzdeleri yüzde 8-10’a yükseltilmeli.
Çalışırken yüzde 12 oranında sağlık primi ödeyen emekli, sağlık hizmeti aldığında çeşitli adlar altında kesilen ve ödenemeyecek tutara ulaşan katkı paylarından muaf tutulmalı. Bayram ikramiyeleri enflasyona endekslenmeli. 1.100 lira olan mevcut ikramiye en az net asgari ücrete kadar olmalı.
En düşük aylık alan emekliye yakacak ve gıda yardımı verilmeli. Yetersiz kalan promosyon ödemeleri güncellenerek adil artış sistemine geçilmeli. Çalışırken ödenen aile yardımı emeklilikte kesiliyor. Bunun emeklilik döneminde de sürmesini sağlayacak yasal değişiklik gerçekleştirilmeli.
Evi olmayan emeklilere uygun ödeme koşullarıyla ev sahibi olabilmeleri için TOKİ bünyesinde özel projeler hayata geçirilmeli. Emekliye ayrılan yüzde 25 kontenjan yüzde 50’ye çıkarılmalı. Aylık geliri TÜİK tarafından yayınlanan asgari geçim standardı veya yürürlükteki asgari ücretin altında kalan emekliye kira desteği sağlanmalı. Aylıklara yansıtılan artışta temel alınan TÜFE’nin hesaplanmasında ‘harcama sepeti’ ivedilikle güncellenmeli. Emekli ve çalışanın tüketmediği ürünler enflasyon sepetinden çıkarılmalı.”
Emekli, dul ve yetimin istediği at ile deve değil. İnsanca yaşam düzeyine ulaşabilmelerine yönelik talepleri her sosyal devletin karşılayabileceği türden. Nerelere gereksiz para harcandığı, çar çur edildiği dikkate alındığında bunlar rahatlıkla yerine getirilebilir.