16 milyon emekli, yerel seçim öncesi siyasi parti ve adayların temel hedef kitlesi haline geldi.
Bugünlerde emeklinin kapısı, siyasiler tarafından daha çok çalınır oldu. 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve genel seçiminde de emekli öncelikli idi. O dönemde de söz bolluğundan geçilmiyordu. Ne ki tümü unutuldu, vaatler karşılanmadı.
Siyasi partiler ve adaylar, seçim çalışmalarında yaşam zorluğu karşısında düşük aylıkla geçinmeye çalışan emekliye odaklandı. Aileleri ile 30 milyonluk büyük seçmen kitlesini oluşturan milyonlarca emekliye vaat üzerine vaat yağdırılıyor. Her gün farklı adaydan, farklı sözler duyuyor gariban kitle. Kime inanacağına karar veremiyor.
Kimi belediye başkanları önceden uygulamaya koyduğu sosyal yardımların tutarını artıracağı sözünü verirken, yeni adaylar 10 bin TL tutarında en düşük aylık alan 8 milyon emekliye her ay 2.500-5 bin TL arasında yardım yapılacağını her gittikleri yerde duyuruyor. Vaatler havada uçuşuyor.
Adayların ve siyasi partilerin anımsadığı emekli, seçimin gözdesi konumunda. Ancak geçmişteki tutumları da unutmuyor.
Göreve geldiğinden bu yana yoksul ailelere yaptığı yardımlarla dikkat çeken Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, 10 bin TL ve altında aylık alan 27 bin 569 emekliye altıncı kez 1000 TL tutarında destek ödemesinde bulundu. Ayrıca kıt gelirli emekliye 400 TL et, 500 TL doğalgaz desteği veriliyor.
AK Parti Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Turgut Altınok seçimi kazanması halinde düşük aylık alan emeklilere ayda 5 bin TL vereceğini açıkladı.
AK Parti İstanbul Belediye Başkan Adayı Murat Kurum da başta kadın emekliler olmak üzere ihtiyaç sahibi emeklilerin İstanbul Kartı’na her ay 2.500 TL destek ödemesi aktarılacağı sözünü verdi.
İstanbul’da 3 milyon, Ankara’da 1.2 milyon emekli yaşıyor. Buna göre Kurum’un vaadinin karşılığı 90 milyar TL’yi buluyor. Ankara’da Altınok’un vaadinin maliyeti yaklaşık 72 milyar TL. Her iki büyük kentte emekliye seçim sözünün karşılığı yılda 162 milyar TL’ye ulaşıyor.
Anadolu’nun diğer il ve ilçelerindeki adaylar da emeklinin tercihini edinebilmek için maddi destek sözünü bol keseden dağıtıyor. İnsanın bu tablo karşısında “Yok mu artıran” diye sorası geliyor. Umarım verilen sözler havada kalmaz.
16 milyon emekli, siyasilerden öncelikli olarak;
10 bin TL düzeyindeki en düşük aylığın asgari ücrete eşitlenmesini, 2 bin TL olan bayram ikramiyesinin en az 5 bin TL’ye yükseltilmesini, aynı sürede aynı tutarda prim ödemelerine karşın oluşan aylık farklarının giderilmesine yönelik intibak yasasının seçime dek çıkarılmasını, memura verilen 8 bin 77 liralık seyyanen zammın emekliye de ödenmesini, aylık bağlamada gösterge sistemine geçilmesini ve alt sınır aylık bağlama oranının yüzde 70 olarak saptanmasını, ek ödeme tutarının yüzde 8-10 olarak belirlenmesini, sağlık hizmetinden alınan katkı payının sonlandırılmasını bekliyor.
Eğer bu düzenlemeler hayata geçirilirse kuşkusuz milyonlarca emekli dul ve yetimin gönenç düzeyi belirgin olarak yükselecek ve insanca yaşam düzeyine erişecektir. Aslında bu taleplerin karşılanması at ile deve değil. Hele hele “maliyeti artırır” gerekçesi, hiç inandırıcı değil. Zira nerelere para harcanıyor, savurganlık yapılıyor ki... Söz konusu emekli olunca mı tasarruf ve sıkı maliye politikası gündeme geliyor...