Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun toplanmasına kısa süre kala, ilgili tarafların talepleri, ortaya çıkmaya başladı.
2023’ün seçim yılı olmasından ötürü emekçi ve işçi sendikalarının beklentileri, hayli yüksek. Komisyona işçileri temsilen katılan Türk-İş, talep edeceği tutarı toplantıda açıklayacak. Önceden kamuoyuna duyuracağı rakam ile tartışmaların içine girmek istemiyorlar.
Genel Başkan Ergün Atalay’ın aylar öncesi asgari ücrete ilişkin rakam konuşmanın işçiye zarar verdiği ve tüketiciye zam olarak yansıdığı açıklaması doğrusu yerinde olmadı. Zira temel tüketim maddelerine her gün gelen zammın sorumlusu asgari ücret tartışmaları değil, önlenemeyen yüksek enflasyon ve fırsatçıların açgözlülüğü. Market raflarında her gün değişen fiyatlarla asgari ücret tartışmaları arasında nasıl bir ilinti var anlamak güç.
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, yeni asgari ücretin en az 13 bin lira olması gerektiğini bildirdi. Komisyona işverenler adına katılan TİSK, hem işçiyi hem de işletmeyi koruyacak dengeli ücretin belirlenmesinden yana. Patronların, net 5.550 liralık mevcut ücrete yüzde 50 oranındaki artışa onay vermesi olası görünüyor.
Yaklaşık 10 milyon emekçinin gönlünden geçen rakam, en az net 10 bin lira. Lakin hükümet ile patronların bu tutara olumlu yaklaşacağı şimdilik zor görünüyor. Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre 1 Ocak’tan geçerli yeni ücretin 7.500-9 bin lira aralığında saptanması yüksek olasılık.
2015-2022 Temmuzuna değin komisyon asgari ücreti dört kez oybirliği, dört kez de işçi tarafının muhalefetine rağmen oy çokluğu ile saptadı.
2016 yılına dek 6’şar aylık dönemler halinde belirlenen asgari ücret, bu yıldan sonra yıllık tespit edildi. Ancak bu yılın başında yüzde 50.5 zamla net 4.253 lira olan asgari ücret, çarşı pazarın cep yakan fiyatları karşısında martta erimeye başlayınca, patronların da desteği ile temmuzda yüzde 30 artışla net 5.500 liraya yükseltildi.
Bu veriler doğrultusunda yeniden ek zamma gereksinim duymamak için yeni ücretin 10 bin lira olmasını istemek hiç hayal olmaz. Gerçi bu hayat pahalılığında bu paranın da kısa sürede eriyeceği bilinen gerçek. Yinelemekte yarar var; ücret ve maaşlara ne denli yüksek zam yansıtılsa bile alev topuna dönen, mutfağı yakan hayat pahalılığı önlemediği sürece dar ve sabit gelirlinin satın alma gücü sürekli geriliyor.
Emekçinin zam sevincinin kursağında kalmaması için, işletmelerin maliyet artışı gerekçesiyle işçi çıkarmayı önleyecek önlemler ile işverene sağlanacak teşvik ve yardımlar siyasi irade tarafından ivedilikle hayata geçirilmeli. “Maaşa zam işine son” anlayışı işyerlerinde egemen olup emekçiler kapının önüne konulursa belirlenecek ücretin hiçbir anlamı olmaz.
Özellikle küçük işletmeler, her asgari ücret artışında çözümü, işçi çıkarmada buluyor...